Adalet, Adalet, Adalet…
Adalet mülkün temelidir. Devletin dini adalettir. Bir ülkede bir memlekette adalet yoksa adaletsizlik, haksızlık, zulüm vardır. Hakları ellerinden alınmış, malı ve mülkü gasp edilmiş mazlumlar vardır. İsraf, lüks, şatafat ve bunun zıddı fakirlik, yoksulluk vardır. Güvensizlik, emniyetsizlik, can ve malın payumal olması vardır. Rüşvet ve yolsuzluk vardır. Ehliyet ve liyakat yerine adam kayırma, hizipçilik ve tarafgirlik vardır. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku vardır. Anarşi, kaos ve savaşlar vardır. Yönetim ve idarecilere karşı başkaldırı, isyan ve öfke vardır. Adaletin hâkim olmadığı ülke ve toplumlar sürekli deprem yaşayan, yeraltı fay hatlarının kırılgan olduğu yerlere benzer. Yarın ne olacağını kestirmek mümkün değildir.
Haliyle bu öfkeden istifade eden, pusuda bekleyen, insanların haklı taleplerini kendi şeytani planları için bir fırsata çeviren iç ve dış düşmanlar vardır.
Bir memlekette adalet varsa huzur vardır. Emniyet, güven, itimad vardır. Kendi payına düşene razı olma, verilen cezaya seve seve katlanma vardır. Yarınlara güvenle bakma, yönetim ve idarecilerin kendini halkın memuru ve hizmetkârı görme vardır. Halk, kanunlara ve başlarındakilere seve seve itaat eder. İç ve dış düşmanlar, kendilerine kanacak ne bir insan ne de sömürülecek bir toprak bulurlar.
İslam coğrafyasında olması gereken adalet mekanizması maalesef istenilen noktada değil. Müslümanlar, başlarına musallat olmuş zalimlerin elinden el aman ediyor. Haklı talep ve isteklere kulak verilip dinlenileceğine sert tepki ve askeri müdahalelerle bastırılmaktadır.
Irak, uzun yıllar Saddam rejimi altında tam bir istibdat ve zulüm rejimini yaşadı. Kendi halkına karşı katliamlar yapan, kimyasal silah kullanmaktan çekinmeyen Saddam ve rejimi 2002’deki Amerika işgaliyle devrildi. Saddam’ın gitmesiyle Irak maalesef rahat yüzü görmedi. Amerikan işgali, işgalle birlikte ortaya çıkan iç çatışmalar, IŞİD’in ortaya çıkmasıyla ülke adeta kan gölüne döndü. İstenilen, arzulanan adalet ve huzur bir türlü tesis edilemedi. Her gelen idareci diğerini aratır duruma geldi. Amerika’nın işgal ettiği hangi yer rahat yüzü gördü ki Irak rahat yüzü görsün.
Son bir haftadır Irak’ın başkenti Bağdat ve çevresinde yapılan protesto ve gösterilerde 100 kişinin hayatını kaybettiği ve binlerce yaralının olduğu ifade ediliyor. Göstericilerin talebi, iş, aş, daha iyi bir yaşam, rüşvet ve yolsuzluğun sona ermesi. Ülkenin bütün imkân ve olanaklarının adil bir şekilde dağıtılması. Kısacası ‘Adalet’in tesis edilmesi isteniyor.
İnsani, İslami ve haklı olan talepler kimden gelirse gelsin, her idareci ve her yönetim bunu dinlemeli, varsa bir hukuksuzluk ve adaletsizlik, süratle üzerine gidilerek çözüme kavuşturulmalıdır. Askeri yöntem ve sert tepkilerle barışçıl yürüyüş ve protestolar yapan halka yapılacak sert müdahaleler, hele hele gerçek mermilerle ölüm ve yaralanmalara sebep verilmesi var olan sorun ve problemleri daha da büyütecek, beraberinde dış müdahaleleri getirecektir. Irak’ın huzura kavuşmasını istemeyen, işgal ve sömürü düzenini devam ettirmek isteyen dış düşmanlar bu ortamdan istifade edecektir ve ediyor da. Yönetim halkın haklı isteklerine kulak vermeli, halk da dış düşmanların oyun ve sözlerine kanmamalı. Bilinmeli ki bugünkü Irak, Amerikan işgalinin bir ürünüdür.
Sömürü, işgal, kaos ve çatışmaların bitmesi; adaletin tesis edilmesi, hakka ve halka dayalı bir düzenin kurulmasından geçmektedir.