Kavim ve ırklarını en çok sevenler Peygamberlerdir
Allah`u Teâla her kavme kendi içinden peygamber ve uyarıcılar göndermiştir. Bu peygamber ve uyarıcılar çok şefkatli ve merhametli, kendi kavimlerinin azabtan kurtulmaları, dünya ve ahiret saadetleri için her türlü zorluk ve sıkıntıyı göğüslemişlerdir. Bu sıkıntı ve zorlukları öncelikle kendi akrabalarından, yakınlarından ve kavimlerinden görmüşlerdir. Kavimlerinin, Peygamber ve davetçilere vermiş olduğu sıkıntı ve meşakkatler; yalanlama, alay ve istihza, fiili saldırılar, ev ve barkından kovma ve işi onları şehit etmeye kadar varmıştır.
Buna rağmen bu peygamberler, tebliğ ve davetlerine devam etmiş, kavimlerinin kurtuluşları için bir an olsun geri durmamış, duygusal ve hissi davranarak onların helak olmalarını istememiş, ‘ne halleri varsa görsünler` diyerek görev ve vazifelerini ihmal etmemişlerdir. Kavimlerinin davetten yüz çevirmeleri, şeytanın ardından cehenneme gitmeleri onları üzmüş, davete icabet etmeleri ise onları sevindirmiştir.
“Andolsun biz her ümmete ‘Allaha kulluk edin, tağuttan kaçının, diye peygamber gönderdik...” 16/36
“Ey Muhammet! Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” 21/107.
“Andolsun size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya deşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” 9/28
“Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” 26/12
“Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Üzerinde oldukça sert ve güçlü melekler vardır...” 66/6
Bütün peygamberler öncelikli olarak ailesini ve en yakınları olan akrabalarını, azabtan ve ateşten sakındırmıştır.
‘Ya kavmi/ Ey kavmim` diye davet ve tebliğlerine başlamışlardır. Son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam dışındaki bütün peygamberler sadece kendi kavimlerine gönderilmiş ve sadece kendi kavimlerini uyarmışlardır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselam, önceleri, Ey Abdi Menaf Oğulları, Ey Haşim Oğulları, Ey Kureyş demiş, sonra mesajının alanını genişletmiş ve tüm insanlığa hitap etmiştir. Ki Kur`an-ı Kerim`in hitabı da ‘Ey İnsanlar, Ey Adem oğulları` şeklinde olmuş, böylece cihanşümul olduğunu göstermiştir.
Tarihe ve günümüze bakıldığında kavim ve milliyetlerini en çok düşünen, onların menfaat ve çıkarı için uğraşan, didinen, bu yolda mallarını, canlarını ortaya koyan ve hiç çekinmeden bedel ödeyenler, peygamberler ve onların varisleri olmuşlardır.
Ailesini, kavmini, aşiretini, ırkını sevmenin karşılığı: Onları tehlikelerden muhafaza etmeye çalışmadır. Ki tehlikelerin en büyüğü cehennem azabıdır. Mükafatların, menfaat ve çıkarın en büyüğü de Allah`ın rızasına nail olmaktır. Bu pencereden bakıldığında en büyük kavimperver, milliyetseverler peygamberlerdir. Günümüzdeki gibi milliyetini, kavmini diğer ırk ve kavimlerden üstün tutarak ırkına fayda vereceğini zannedenler, ırklarına en büyük zararı vermekteler. Şeytanın yolunu takip ederek, kendilerini ve ırklarını felakete sürüklüyorlar.
Kürtlere, Türklere, Araplara ve diğer ırklara çağrımız şudur: Hz. Muhammed aleyhiselatu vesselam, Abdi Menaf Oğlları, Haşim Oğulları, Kureyş ve Araplar için ne istemiş, neyi dilemiş, neyi emretmiş, neyi sakındırmışsa biz de aynı şekilde kendi ailemiz, kendi kavmimiz, kendi ırkımız için onu isteyelim. Ne eksik ne fazla!