• DOLAR 34.307
  • EURO 37.358
  • ALTIN 3032.108
  • ...

Son günlerde “Bir şeyler var gibi” bir hava veriliyor. Kapalı oturumlar, hükümet ve ortaklarından "endişeli" ifadeler hissettirilmeye çalışılıyor.

 İç cephede “Bir” olma vurgusu baskılı bir şekilde yapılıyor. Uç noktalar hiç beklenmedik bir paydaya çekilmeye davet ediliyor.

Bunlar hangi hesaplara binaen yapılıyor bilemiyoruz.

Silahı devre dışı bırakacak her çağrı önemlidir, değerlidir. Bunu kimin yapması, kime karşı yapmasının da bir önemi yoktur.

Bu anlamda içe karşı bir “dış güç tehlikesi” varsa tüm tedbirler değerlendirilmelidir. Önlemler alınmalıdır.

Birlik ve kardeşlik duyguları içinde tüm kesimler de gereken desteği vermelidir.

Ancak insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz bir vahşet var!

Bu asla unutulmamalıdır. Asla gündem dışı yapılmamalıdır. Canlı/yakın gündemler uzak gündemlere kurban edilmemelidir. Kameraların yönü başka tarafa çevrilmemelidir. Mikrofonlar başka şeyler söylememelidir.

Gazze ve Beyrut öteki gündem olmamalıdır.  Gerçekten güvenlik ile ilgili ciddi endişe ve sıkıntılar varsa bile Gazze konusunda Beyrut konusunda adım atmaya engel teşkil etmemelidir. İnsanlar bu anlamda asla ikna olmayacaktır. Çünkü göz önünde bir katliam var. Canlı yayınlarda soykırım yapılıyor. İnsanlık ve vicdan adına ne varsa çiğneniyor.

Üzeri örtülü tehlikeler hissettirme, ilginç ve garip teklifler ile gündemi meşgul etmekle Gazze’yi unutacağımız hesap ediliyorsa bu hesaplar tutmaz. “Çok önemli işlerle uğraşıyoruz hele bu kalsın” bahanelerine sığınma kabul edilmez. Ötede, dışarda, içerde ne oluyor bilmiyoruz; ama insanlar şu an ölüyor, insanlık şu an ölüyor.

Gazze sınavından başarıyla çıkmadık ve sınıfta kaldık. Sınıfta kalmanın tekrarını da yapıyoruz. Bunu açıkça da söylüyoruz: “Yapamadık, yetişemedik, yardımcı olamadık” diyoruz. Devletin en tepesi de bunu söylüyor.  Sivil toplum kuruluşlarının destekleri, çabaları, gayretleri olmazsa Gazze’den, Beyrut’tan toptan uzak olacağız. Bu işi sadece sivil toplum kuruluşları üzerinden yapmak elbette yaraya merhem olmayacaktır.

Bu çaresizlik içindeyken Beyrut ile acılarımız daha da arttı.

Beyrut, Gazze’nin bir yıl önceki hali gibi.

Bir yıl sonrası bugünkü Gazze gibi olur mu bilmiyoruz? 

Ya da Gazze bugün böyleyse bir yıl sonra nasıl olur bilmiyoruz?

Bu duruma hep çaresiz mi kalacağız onu da bilmiyoruz?

Ama şunu çok iyi biliyoruz ki yüksek bir ses çıkmadıkça siyonist vahşiler durmayacak. Dün Gazze bugün Beyrut. Yarın neresi? sorusu çok kapalı bir hedef olmaktan çıktı. Her yer hedef onlara. Hayvanlar için helal haram sınırı olmadığı gibi bu vampirler için de hiçbir sınır yok. Kendileri dışında hiçbir insanın değer ve kıymeti yok. Hiçbir hukuk kuralı yok. Ahlak ve merhametten hiçbir nasipleri yok. Hiçbir kutsala saygıları yok. Varsa yoksa kıyım ve yok etme var.

Yani hedef hepimiz iken Gazze ve Beyrut öteki gündem olamaz!