• DOLAR 34.641
  • EURO 36.307
  • ALTIN 2917.795
  • ...

Papağan, söylenen şeyleri tekrar etme ile meşhurdur.

Biri bir kelime dedi mi o da onu tekrar etmeye çalışır.

Kendinden ürettiği bir tek kelimesi yok. Sözleri, sahiplerinin sözleri kadardır.

Yaşadığımız ülkede siyaset, papağana dönüşmüş durumda.

Bu siyasi papağanlara mikrofon uzatılınca ne söyleyeceklerini herkes tahmin edebiliyor.

Artık insanlar onları ne görmek ne duymak istiyor. Çünkü ne diyeceklerini biliyor.

Aynının "kısır döngüsü" var. Pişirilmiş şeylerin defalarca ısıtılıp sunulması var.

Yeni yok. Farklı yok. Yeni ve farklıya yer de yok. Söz de yok.

"Ezber metinler" üzerinden kendini sahiplerine sevdirme var.

Kafa kuma gömülmüş sanki. “Sen bunları söyleyeceksin! Ötesi yok!" programı var önlerinde.

Ya yeni bir şey söylemek istemiyorlar. Ya söyleyecek yeni sözleri yok.

Aslında “Biz değişmedik ki değişik bir şey söyleyelim” doğruluğundalar.

Zaten tek bir doğru tarafları bu olsa gerek.

Değişmemişler. Değişmeyecekler. Değişmeyi düşünmüyorlar.

Bakmayın siz özgürlükçü söylem tekrarlarına. İçi boş ve etrafı kendi ideolojileri ile çevrili bir özgürlükçü kafadadırlar. Kendileri gibi düşünmeyenler tutsak kalmalıdırlar. Ne yaşam hakkı ne fikir hakkı ne inanç hakkı ne siyaset hakkı yoktur diğerlerinin. Olsa da onların kutsalları çerçevesinde olmalıdır.

İleriye dönük tek hedefleri; insanları kokuşmuş ideolojilerine bağlamak. Yani bu anlamda ‘gerici bir siyasetle’ besleniyorlar. Ne acıdır ki yıllarca inançlı insanları bu söz ile yaftaladılar. İnanca ‘gericilik’ dediler. Hala papağanca tekrarlıyorlar. Oysa asıl gericilik tam da bunların yaptıklarıdır. Kırk yıl öncesi bir darbe anayasanın bile değişmesine kapalıdırlar. Bazı maddelerinin tartışılması imkânsız özgürlüğündedirler. Nokta ve virgül kutsallığındadırlar.

Toplum da değişsin istemiyorlar. Toplumu hayır üzere değiştirme gayesinde olanlar bu yüzden onların hedefindedirler. Bu yüzden onlara karşı "papağanca" davranıyorlar. Söze onlarla başlayıp onlarla bitiriyorlar.

Onlara göre uzayda bir sıkıntı olsa, kutuplarda bir durum olsa, okyanuslarda bir kıpırdama olsa hep suç değişim derdinde olanlardadır.

Toplumun içinde bulunduğu hal umurlarında değil. İçki reklamı yapar, aileyi tehlike olarak görür, cinsiyetsizlik kimliğine özendirir; dine, inanca, düşünceye düşman olur; ama günün sonunda en demokrat en ilerici kendileri olur.

İstedikleri kadar hoplayıp zıplasınlar. İtici olmanın dışında bir sonuç alamayacaklar.

İnsanlar artık bedeli ne olursa olsun yeninin, kendilerinden olanın, kendileri gibi düşünenlerin peşindedirler.

Papağanların ne renklerine ne söylediklerine ayıracak vakitleri yok.

Hem özü, sözü, inancı ve insanlığı kendilerine ne emrederse onu haykıran hayır bülbülleri de var artık.

Bedeli ne olursa olsun söyleyecekleri sözleri sakınmayanlar da var.

‘Şunu dersem ne olur’ dert ve endişesi olmayan, insanlığın faydasına ne varsa haykıranlar da var elbet.

Selam olsun hak ve hakkın sesi olanlara.