• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3006.52
  • ...

Geçen hafta hepimizin yüreğine kor bırakan bir acıya şahitlik ettik.

Hiçbir günahı yokken masum bir yavrumuzu toprağa verdik.

Neden bu hale geldik?

Nasıl böyle olduk?

Sorularını cevaplamamız gerekirken işin magazin ve kara bir propagandaya dönüşmesiyle karşı karşıya kaldık.

Televizyon programlarında, sosyal medya platformlarında tuhaf senaryolar çizilmeye başlandı.

Türlü türlü olasılıklar üzerinden ‘asıl mesele’ye odaklanmadan uzaklaştırıldıkça uzaklaştırıldı.

Kamuoyunun ciddi ilgisi ve hassasiyetleri bazı karanlık yüzlerin de iştahını kabarttı.

“Masum bir kandan nemalanma”nın yollarını aramaya başladılar.

Bu onların yabancısı oldukları bir şey değildir. Zira beslendikleri tek kaynak masum kanlarıdır.

Güya baş düşman olan bu güruhlar canciğer arkadaş olup aynı dili aynı argümanları kullandılar.

Tek bir yerden düğmeye basılmışçasına “Çamur at izi kalsın” yarışına girdiler.

Durum sadece çamur atma meselesi de değildir. Yoketme meselesidir.

Çünkü iftira attıkları İslami yapılar bu bölgede oldukça bunlar kirli emellerine, kanlı hedeflerine ulaşamayacaklardır.

İşte bu hassas ortam onların karanlık zihinlerinde “belki bu sefer” hevesine yöneltti.

Minicik bir canı kirli emellerine alet etmeye başladılar.

Bölgede İslami hassasiyetleri olan yapılara iftira atma yarışına girdiler.

Kendilerinin dahi inanmadıklarına insanları ikna etme yoluna gittiler.

Hatta Narin Kur’an kursuna başörtüsüyle gittiği için bu kursların kapatılması gerektiğini söyleyecek cüreti bile gösterdiler.

Ulaşamadıkları Kobani olaylarına benzer bir kaos ortamını oluşturmaya çalıştılar.

Burada bilinmesi gereken Şehid Yasin Börü ve arkadaşlarını hedef gösterenler ile

“Hamas bir terör örgütüdür” diyenler aynıdırlar.

Bunların siyasi ayakları da sadece seçim zamanı ittifak değiller.

Her konuda ittifaktırlar. Aksine seçim zamanı bazen küçük hesaplardan dolayı ihtilaflı oluyorlar.

Yoksa birdirler, beraberdirler.

Narin olayında da aynı tavrı gösteriyorlar.

Hedef İslam. Hedef İslami yapılar.

Kendi kirli siyasetlerinin malzemesi dışında asla bir kaygıları yoktur.

Kaostan başka bir dertleri de yoktur.

Bu karanlık yüzlerin derdi Narin değil. Dertleri; derin ve kirli hesapları.

Dertleri, İslam’ı yok etme.

Ne yapsalar yapsınlar hedeflerine ulaşamayacaklardır.

Halk artık onların yalanlarına kanmıyor. Bölgede İslami hassasiyetleri olan bu yapıları halk tanıyor. Ahlaklarını, aile yapılarını, komşuluklarını, akrabalıklarını, şefkat ve merhametlerini biliyor.

Sadece o bölgede olanlar değil; hasbelkader bir şekilde tanıyanlar da bu insanların neler yapıp neler yapmayacaklarını çok iyi biliyorlar.

Yani akıl yoksunu bu mayın eşekleri ve papyonlu mösyöleri illa bir yalan ve iftira atacaksa bari inanılır bir şeyler bulsunlar. Bu masum yavrumuz üzerinden kazanacakları veya başkalarına kaybettirecekleri hiçbir şey olamaz. Bu olayda kaybedilen bir şey varsa o da insanlıktır. Gerçi bu da onlarda olmayan bir şeydir.

Ama Müslüman bir topluma İslami yapıları “fail” diye lanse etme uyanıklığı yaparlarsa “kendi adamları” tarafından bile doğrulanmayıp rezil olacaklar.

Paylarına attıkları iftiraların kara yüzlerine çarpmaları kalacak.

Heybelerine on binlerce Narinlerin ahı dolacak.

Çirkin ve derin ittifakları daha da net olacak. Halk bunları görüp daha iyi tanıyacak.

Tanıdıkça nefretleri artacak. Ve onlardan uzaklaşacak.

Bu sebeple masum bir can üzerinden kaos hesabı yapanlar, başaramayacaklardır.