Alkışlanan Katliamcı Değil, Katliamdır!
Terör şebekesi başı Netanyahu, katliamların kaynağı ABD’ye ziyarete gitti. Bunun en büyük sebebi başkanlık yarışında israilin ve katliamlarının sürekli gündemde olması içindi. Gerekli silah desteğinin artmasına yönelik bir ziyaretti. Yarışacak adaylar kim olursa olsun israilin menfaatlerinin en büyük vaat olmasına yönelik bir kanlı planın ziyaretiydi. Boş gelmediği gibi boş da gitmeyecektir. Kan kokan binlerce silah ve diğer cephane ile dönecektir.
ABD Kongresinde konuşturulan bu katil ve cani yüzlerce kez alkışlandı. Ya da alkışlatıldı. 50 saniyede bir alkış çaldılar. Hatta katil Netanyahu ‘alkış çalmayın’ dedi. ‘Ben alkışlanmaya değil; katliamlara katliamlar eklemek için geldim. Kesin sesinizi ve beni dinleyin!’ mesajını verdi. Bu şekilde tüm dünyaya katliamların en büyük destekçisinin kim olduğu da gün gibi ortaya çıktı. Biz zaten buna şaşırmadık. Malumun ilamı oldu. Sadece dünya gördü. Tek millet olduklarını daha nasıl açıklasınlar? Katliamın en büyük ortakları olduklarını daha ne kadar netleştirsinler? Bu tablodan daha açık bir kanıt olamaz herhalde.
Şunu net bilmemiz lazım: Alkışlanan Netanyahu değildir! Alkışlanan ölümdür. Alkışlanan ölmüşlüğümüzdür.
Artık tüm dünya insanları ve Müslümanlar bu hesabı yapmalıdırlar. Mesele ne Aksa Tufanı operasyonudur ne esir meselesidir ne de israilin güvenliği meselesidir. HAMAS'ın savaştığı da sadece israil değildir. En başta büyük şeytandır. Sonra tüm şeytanlardır.
Küresel terör şebekesinin özelde Müslümanlara genelde insanlığa açtığı bir savaş vardır. Bunu kol kola yapıyorlar. Tüm askeri savaş malzemesinin yanında her türlü siyasi, ekonomi ve stratejik ortaklığı yapıyorlar.
Müslümanlar olarak böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Hepimizi kuşatan şebekeye karşı somut tüm alternatifler konuşulmalıdır. Hareket birlikteliğini sağlamak için tüm yollar değerlendirilmelidir. Onurlu tüm İslam liderleri ortak çarelerde buluşmalıdır. Çünkü hedef, kendileri dışında herkestir. Düşman, kendileri dışında herkestir. Bu bilinç ile bunlara yaklaşılmalıdır. HAMAS’a ve Gazze’ye bu bilinç ile sahip çıkılmalıdır. Gazze bizim sadece acı kaynağımız değildir. Aynı zamanda tüm şer güçlere karşı duran dirayetli cephemizdir. Gazze’ye yardım bu şuurla yapılmalı. Çünkü Gazze’ye yardım sadece o halk için değil; tüm insanlık namınadır.
Küfrün meclislerinde tüm kafirlere seslenen Netanyahu zalimine karşı Müslüman vekillerin bulunduğu meclislere İsmail Heniyye davet edilmelidir. Hatta öncülüğünü bizim ülkemiz yapmalıdır. Heniyye de Millet meclisinde alkışlanmalıdır. Hem de yüzlerce kez alkışlanmalıdır. Hatta neredeyse alkıştan dolayı konuşmasına izin verilmemelidir.
Peki Gazze’nin aziz liderine böyle bir karşılama olsa ne olur? Ne olabilir? Kim ne diyebilir?