• DOLAR 34.593
  • EURO 36.282
  • ALTIN 3000.07
  • ...

Türkiye`de “Eğitim” denince yüzler asılıyor. Herkesin öğrencilik yıllarında aklına gelen olumsuzluklardan dolayı acı bir tebessüm yayılıyor yüzüne. Her hatıra, adeta eğitimin kalitesine dair yürekler burkuyor. Yaz boz tahtasına dönen müfredatlar, geçenki olmadı bu defa olacak şeklindeki ümitler yıllarımızı aldı. Nice nesillerin ocakları, istikballeri karardı. Hala da değişen bir şey yok. Hala da en çok ihtiyaç duyduğumuz “istikrar” yok.

En çok ihtiyaç yeni bir okula, bilgisayar laboratuvarlarına, spor komlekslerine, atama ve tayini yapılan idarecilere değil; “İstikrar”adır. 1945`lerde savaştan çıkan Almanya ve Japonya örnekleri hep verilir. Doğrusu bu örnekler gelişmişlik açısından çok, “istikrar” açısından verilse daha iyi olur. Eşyanın tabiatında “İstikrar” var. İstikrarsız hiç bir ilerleme olmaz. Ekonomiye bakın. Şayet siyasi ortam sorunsuz ve uzun vadeli bir gidişat sergiliyorsa yahut kaosa dair bir belirti ufukta görünmüyorsa ekonomik gelişmeler zirve yapar. Borsalar rekor üstüne rekor kırar. Peki, ya eğitim… Deniliyorki “Türk eğitim sisteminde iki şey eksiktir: Eğitim ve Sistem.

Fakat yetersiz bir tesbit. Kanaatimce “İstikrar” iki unsurdan da önce gelir. İstikrarla, düzenli bir şekilde sürüp gitme ve kararlılığı kast ediyoruz. Bu yönüyle şu an yaşanan süreçte yap boz tahtasına dönen eğitimdeki eksiklikler ve verimlilik açısından yaşattığı sıkıntılara bakıldığında istikrarın ne derece önemli olduğu kendini hemen gösteriyor.

Almanya`da Ömer adlı bir ziyaretçim vardı bir ara. Genç, aktif ve dinamik bir kardeşimizdi. Fayansçılıkla uğraşıyordu. Orda büyümüş, okumuş ve meslek sahibi olmuştu. Doğrusu fayansçılık gibi bir mesleği okulda öğrenmeyi garipsesem de ilgimi çekmişti. Anlatınca anladım ki Alman eğitiminin kalitesi değil “istikrarı” kendini hissettiriyordu. 1945`te savaştan çık ve yeni bir yol haritası belirle. Eğitim dahil her gelişmişlik hamlesinde önünü gören; fakat istikrarlı adımlarla yürüyen bir sistem… Japonya hakeza aynı vasıflarla bugüne aynı kararlılıkla yürüdü.

Tabi, beni bir düşüncedir aldı. Liseden mezun oluncaya kadar yıllarımızı veriyoruz. Ne öğreniyoruz?  Bir meslek öğreniyor muyuz? Meslek Liseleri adı altında olan liselerimizden istikrar mı çıkyor? Çok azı hariç İHL`ler de dahil ekstradan bir “dil” öğrenme durumumuz yok. Kalıcı bir “meslek sahibi” olmak  yok. İyi bir yetişme yani müfredata dayalı bir gelişim olmadığı için vasıfsız eleman olarak sokakları dolduruyor gençliğimiz. Üniversitelerin de içler acısı hal-i pür melali var da onu geçiyorum. Öğretmenlerimizin yetersizliklerinin kaynağını da “istikrarsızlık” olarak belirtmek yersiz olmaz. Elbette sebebi Ak parti hükümetidir demiyorum.

Sebebinin şu olduğu konusundan ideolojik yaklaşılmaması şartıyla hemfikir olduğumuzu belirterek söylüyorum ki; “Cumhuriyet”in ilk yıllarında milleti dininden, değerlerinden ve özünden uzaklaştıracak/dönüştürecek adımlarla “sistem” yol aldı bu konuda. Gerek Batıya doğru bir eksen kayması olsun gerek milliyetçi bir ruhu şahlandırmak olsun gerekse de Eğitim bakanlığı başına gelenlerin Sosyalist düşünce tarzını -“halk evleri” gibi ikame etmeleri olsun- her şey vardı da bir tek milletin faydasına olacak Almanya veya Japonya eğitim sistemleri gibi “İstikrarlı” adımlar yoktu.  Memleket topla tüfekle sindirilirken, alternatif olarak sunulan Batılı yaşam tarzıyla ifsat edildi. Osmanlının cephelerinde savaşan, 1. Dünya savaşı gibi bir savaştan çıkan bu halk; içinden/bağrından kendini düşman belleyen yeni sisteme karşı ne kadar adım attıysa da başına vuruldu. Dininden de dünyasından da edilme girişimlerine karşı ses çıkarmayacak suskunluğa sürüklendi.

Ak parti hükümetleri bu konuda çok büyük bir fırsatı kaçırdılar. En az FETÖ ile yaptıkları mücadele kadar “eğitim” de istikrarlı çalışmalarla 15 yıllık zamanı heder etmeyebilirlerdi. Almanya eğitim sistemi ve Türk eğitim sistemi karşılaştırılsaydı ve verimlik açısından denenip sonuç alınan sistem oturtulsaydı zarar mı ederdik? İyi diyorsunuz da FETÖ, eğitime sızmış bütünleşmişti. Askeriyeye, polise gerek FETÖ gerek Laik düşünce kök salmıştı. Ak Parti hükümetleri iktdardı; ama muktedir değildi gibi nedenler dile getirilse de 15 yıl küçümsenecek bir zaman dilimi değil ve hala somut bir gelişme ufukta görünmüyor. Müfredat ve el yazısı değiştiriyoruz, istikrar mı dediniz? Bir ara bakarız!

Yazarın Diğer Yazıları