• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Yıldız Teknik Üniversitesinin bir akademisyeni Hz. Peygambere dil uzatma küstahlığında bulunan son kişi olarak haberlere konu oldu.

Düşünün ki bu furya; Salman Rüştü ile başladı diye 90’lı yıllara dönsek, işin kökeni müşrik babalarına kadar uzayabilir.

Salman Rüştü, nihayet geçen yıl suikasta uğradı ve kıl payı kurtuldu.

Tabi ki 90’lı yıllarda İmam Humeyni tarafından hakkında Hz. Peygambere ve pak ehline yaptığı hakarete binaen verilen ölüm emrini demek ki birileri unutmamış aradan onca yıl geçmesine rağmen.

Daha eskiye gidersek Kab b. Eşref adlı Yahudi şair, hakaret edenlerin yolunu açanların ilki olsa da Muhammed b. Mesleme ve ekibince Hz. Peygamberin emriyle zararı def edildi.

Ebu Afek, Ebu Rafi ve Ebu Azze de aynı yolun yolcusu oldular; hakaret ettiler cezasını buldular.

Biraz daha yakın zamana gelip Fransa’da yayınlanan bir karikatür dergisinin Hz. Peygamber’e hakareti biraz daha alevlendirmesini, bağlı gelişmeleri ve sonucunu hatırlayalım.

Cahil cesareti ne adına oldu acaba?

Fikir özgürlüğü mü?

Gerçek sebep bu değil elbette.

Siz de takdir edersiniz ki kutsallara hakaret, inananları rahatsız ederse bu fikir özgürlüğü değil, aptallıktır.

Neticesine katlanılan bu tür aptallıkların tarihi geçmişini, daha fazla örneklerle pekiştirmekten yorulduk da aptallar, aptallıklarını sergilemekten yorulmadılar.

Bu hakaret Yıldız Teknik Üniversitesinin akademisyenine veya benzerlerine ne kazandırdı/kazandırıyor acaba?

Kocaman bir hiç… Hem de kocaman!

Haddinden fazla kin, nefret ve öfke…

Genellikle bu halet-i ruhiyenin etkisinde olan biri için söylenebilecek tek şey, ilgi çekmek!..

Düşünsenize, alanınız olmayan, yakınından geçmediğiniz, yeri ve zamanı gelmişken konuşayım diyemediğiniz bir konuda öğrencilerinizi engin fikirlerinizle(!), aydınlatmak için İslam’ın peygamberine höyküreceksiniz de Müslümanların tepkisiz olmasını bekleyeceksiniz öyle mi?

Yine de beklenen dikkati çekmeyi başardığı için kendi kendine gurur duymalı(!).

Böylesi patolojik vakaların Bakırköylük olduğunda hemfikir olsak da bir üniversitede akademisyenlik gibi bir mesleği kirlettiği için bulunması ayrı bir garabet!

Yazık ki sol ve özellikle Türkiye Marksist anlayışı, mevzu bahis İslam, Kur’an olunca hem başımıza allame kesiliyor hem de kalbi temiz(!) kimseler olarak karşımıza çıkıyor ve dinimizi reformlarla hayallerindeki dine benzetmeye çalışıyorlar Marksist bir zekâ ürünü olarak.

Sormak gerekiyor, ne zaman bu ahlakınızdan vazgeçeceksiniz.

Atalarınız becermedi, siz mi becereceksiniz; heyhat minezzille.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları