Hala mı bu fasıklara inanıyoruz?
Gündemi günlerdir meşgul eden meşum iftira olayının müfterileri olan sol basın ve türevlerinin asıl amacının İslam’a ve değerlerine saldırmak, olabildiğince ortalığı karıştırmak olduğu açıktır.
Kurumları, meşhurları, partileri ve muadili olan herkesi işin içine çekmek için atmadıkları çirkef yalanlar ve asılsız iddialara tüm memleket şahittir.
Bakınız; bu olay üzerinden Milli Savunma Bakanı muhatap alıp bu müfterilere füzelere “cemaat” kelimesi yazılmadığını açıklamak zorunda kaldı.
Diyanet İşleri Başkanı’nı işin içine çekmek için nice haber ve twit yazdılar, sonunda diyanet de açıklama yaptı.
Katıldığı bir programda sözleri çarpıtılarak iftira atılan Hür Dava Partisi Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da bundan nasibi aldı.
Aile Bakanlığı ve sağ cenahın bazı meşhurları ise sazan misali atlayıverdiler bu meselenin orta yerine müfteriden daha müfteriyane ifadelerle.
Zaten sol basın ve türevlerinin isteği, bu olayın doğrusu ya da yanlışı değil; yayıldıkça yayılması ve yalanlara kanmış bir kamuoyunun oluşmasıdır.
Kendileri değil miydi bir yalanı sürekli dile getirmekle onu meşru kıldıklarını dile getiren?
Tüm bunlar açıkça ortada iken Müslüman kimlik sahibi olanlar, solun bu saldırgan tavrının olayı değil, İslam’ı hedef aldığını neden anlamak istemiyorlar acaba?
Ağzı salyalı sokak köpeklerinin haberlerini her gün okuyup zararlarından bahsederken ağzı salyalı sol zihniyetin İslam’a ve değerlerine, bu ve benzeri yalanları bahane edip saldırması daha tehlikeli hal aldı.
Cumhuriyet’ten beri Birgün hep Halk’ın sözde Sözcü’lüğünü yapan Sol zihniyetin Tele1 ve T24 gibi yayınların amaçları bu gibi olaylarda İslam’a ve değerlerine karşı safını taraf taraf belli etmektir.
Bu mantık ve bu akılla Birgün biri kalkıp da hastanede, yurtta, okulda, emniyette hakaret görenler için hastanelerin, yurtların, okulların ve emniyetin kapatılması iddiasında bulunmadı.
Ağzı salyalı bu zevatın ise İslam’a ve kurumlarına hatta Müslümanlara kadar köküne kibrit suyu dökmekten geri kalmayan bir öfke ve nefretle halkı ayrıştırdığını görürsünüz.
Bu kin, bu nefret ne zaman bu kadar büyüdü, siz ne ara türediniz; gâvurun bu memleketi terk ettiğini kim söyledi?
İçimizdeki gâvurlar hakkında Yüce Allah buyurmuyor mu? "Ey iman edenler! Bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın, yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de yaptığınıza pişman olursunuz.”(Hucurat, 6)
Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her duyduğunu söylemesi kişiye günah olarak yeter!" (Müslim, Mukaddime: 5)
Hala mı bu fasıklara inanıyoruz?