Cumhurbaşkanı Gül ve Fikret Bayram
Kulakları çınlasın diyesim geliyor; ama çınlar mı bilmem. Sayın Cumhurbaşkanı Gül, şu yazıyı yazdığım perşembe günü sabahı itibarıyla hala kulaklarından rahatsız bir şekilde hastanedeydi. Acil şifalar dilerken acaba ondan daha çok acil şifa bekleyenleri de düşünüyor mu? Hani onların kulakları ağrımıyor; fakat netice itibarıyla %90 vücudunun hayati fonksiyonu olmayan ve başkalarının yardımına muhtaç bir şekilde yaşayan, 14 yıldır cezaevinde tutulan Fikret Bayram, hala cezaevinde. Ona cezaevindeyken hizmet eden mahpus arkadaşları çil yavrusu gibi savruldu Karadeniz`in farklı ve izbe zindanlarına. Başka bir deyişle sürgün, pardon sevk edildiler.
Düşünüyorum da kim onu tekerlekli sandalyesinden alıp ihtiyacını gidermesine, banyosuna, havalandırmaya çıkmasına yardımcı olacak? Acaba bulunduğu cezaevi idaresi mi, yoksa şehrin valisi mi birini görevlendirmiş de haberimiz yok! Yahut ailesinden biri mi sürekli gidip ihtiyaçlarını karşılıyor ve böylelikle yardımcı oluyor.
Anayasanın 104. maddesi Cumhurbaşkanının görev yetkilerini açıklarken Cumhurbaşkanına “Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak” diye bir yetki vermiş. Fikret Bayram da sürekli tekerlekli sandalyeye mahkûm bir sakat.
Sayın Gül, bu yetkiyi bugüne kadar 2008 yılında üç kişi, 2009 yılında da 7 kişi olmak üzere toplam 10 kişiyi af ederek kullandı. Hala iki dosya beklemededir.
Peki, kendinden önceki cumhurbaşkanları bu yetkiyi ne derece kullandılar acaba? Beraber hatırlayalım: Rüyalarında mahkumları görmekle meşhur olup onlar için daha fazla cezaevleri inşa eden, her birini Karadeniz`in bir tarafına süren ve bununla gördüğü kabusların hafakana dönüştüğünü örtmeye çalışan Sayın Adalet Bakanı Sadullah Ergin`in açıklamalarına göre Kenan Evren 27, Turgut Özal görevde kaldığı 4 yıllık sürede 21, Süleyman Demirel 100, Ahmet Necdet Sezer ise görev süresince 270 mahkumu affetmişti.
En çok ses getiren af, elbette Ahmet Necdet Sezer`indi. Neden diğer cumhurbaşkanları onun kadar bu yetkiyi kullanmaktan kaçındılar. Madem halkın yararına verilen bu yetki vatandaşın faydasına kullanılmak üzere üstlenilmiş, kaçınmamak gerekir.
Bakıyorsunuz ki en az bu yetkiyi Sayın Gül kullanmış. Hani sanki cebinden çıkacakmış gibi ketum davranmış. Evren ki, insanlık suçu işlemiş biri olarak maruf olan bu zat dahi 27 kişiyi affetti zamanında. Yani bu hakkı kullandı görev yaptığı sürede. Kimse kalkıp ne Evren, ne Özal, ne Demirel için bir şey diyemedi. Hele Sezer için onca gürültü ve koparılan vaveylanın içinde hiç bir şey yapılamadı.
Demek ki bu yetkiyi kullanmak o makamı işgal edenin bir hakkıysa, makam sahibi rahatlıkla sırtını anayasasına vererek kullanabilir. Tabi ki kullanmak için önce istek, sonra halkın cumhurbaşkanı olduğunu içselleştirmek gerek.
İyi veya kötü, şu bir hakikat Sayın Gül! Siz bu halkın, hem de seçtiği Cumhur-u reisisiniz. Yani seçimle iş başına gelmiş bulunuyorsunuz. Sizden öncekiler bu yetkiyle dolaylı atanmış olmalarına rağmen, siz direk atandınız.
Söyler misiniz kuzum, neden çekiniyorsunuz?
Size kim ne diyebilir?
Halktan çekiniyorsanız sizi oraya halk yolladı. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak derecede başkasına bağımlı yaşayan bir insanı cezaevinden azat etmek çok mu zor geliyor?
Yoksa çekingeniz başka mı?
Kim ve ne mesela?
Sizin o makamda bulunmanızdan dolayı diyet borcunuzun olduğunu varsayalım. Bu ancak halk olabilir. Başkası varsa o zaman öncekiler kadar hür iradeli ve özgür bir cumhurbaşkanıyla karşı karşıya değiliz demektir.
Daha çok su-i zanda bulunmam gerekirse, acaba mahkûmlara siyasi veya adli bir alerjiniz yahut düşmanlığınız mı var? Zannetmiyorum. Çünkü Güler Zere`yi siz affettiniz. İyi de ettiniz. Hiç olmazsa son günlerini ailesiyle yaşadı. Demek ki istenirse ve bu yetki kullanılırsa imza kampanyasına bile gerek kalmayacak.
Biliyor musunuz Sayın Gül? 14 yıldır tutuklu olan Fikret Bayram için bir imza kampanyası düzenlenmiş. Acaba buna gerek duymadan makamınız bu yetkiyi hem Fikret Bayram için hem de bu ahvalde olan diğer mahkûmlar için araştırarak kullanamaz mı?
İlla da imza kampanyaları düzenlemek mi size harekete geçirecek!