Ve başkanlık sistemi!
Nihayet yıllardır konuşulan ve uygulanması için sürekli gündemde tutulan “Başkanlık Sistemi”, önceki gün itibarıyla hayata geçti. Böylece yeni bir dönem başlamış oldu.
Basının bu yeni dönem, yani “Başkanlık Sistemi” için bakış açısı da ilgi çekici. Dün yani Salı tarihli otuz bir adet sanal basın gazetesinden üçü spor, bir adeti kapanış ilanlıydı. Geriye kalanlardan on bir adeti, yeni model sistemi manşet ya da sürmanşetten vermemiş. Daha çok elim bir kaza olan 24 ölümlü tren kazasını manşetlerine taşımış. Diğer gazetelerin manşetlerini, hepsini olmasa da sizlerle paylaşmak istiyorum:
Hürriyet: “Yeni Bir Başlangıç”
Sabah: “Güçlü Başkan, Lider Türkiye”
Posta: “Türkiye Cumhuriyeti`nin İlk Başkanı”
Sözcü: “Cumhurbaşkanı gitti, Başkan Geldi”
Türkiye: “Şahlanma Zamanı”
Milliyet: “Hayırlı Olsun, Cumhuriyeti Şahlandıracağız”
Yeni Şafak: “Yeniden Şahlanma Dönemi”
Takvim: “Tarihi An: 16.43”
Star: “Hakimiyet Artık Milletindir”
Akşam: “Yeni Türkiye`nin İlk Başkanı”
Güneş: “Birinci Başkan Erdoğan”
Vatan: “Başkan Sözü, Reform Kabinesi”
Neymiş, demek ki muhalif olan basın, yüzünü başka yöne diğerleri de sistemin değişmesi olayına çevirmiş. Kim bilir yeni sistem, neler getirecek veya neler doğuracak. Ne olursa olsun Parlamenter Sistem`in olumsuzluklarından kaynaklı halkın zararına olan her engeli aşmanın adı olacaksa bu sistem, bir an önce halkın yararına faydalanılmalıdır. Fakat “devlet”i önceleyip “halk”ı ötekileştiriyorsa bu işten ne anladık? Devleti halkın hizmetine sokmalı ve devlet halk için/halka hizmet için olmalı. Halkı devlete kul-köle yaptıracaksa olan yine halka olacak.
Demek ki bugünden sonra Parlamenter sistemin yeni sistemle kıyaslanması için uygulama farklılığını hep beraber görecek ve şahit olacağız. Denildiği gibi hızlı karar alma mekanizmasının nasıl devreye gireceğini, hızlı ama adil olmanın yolunun nasıl olduğunu ölçüp biçeceğiz. Bürokratik oligarşinin artık egemen olmadığı bir sistem oluştuysa bunun getiri ve götürüsüne de hep beraber bakacağız. Umarım bakıp durmaktansa bakıp bakıp geçerek adil hızı yakalayabiliriz. Yeni yeni binilen bu aracı kullanmaya şoförün alışması biraz zaman alabilir. Fakat bu şoför zaten seçimlerde de hep devlet yönetiminin tecrübe istediğinden dem vuruyordu. Dolayısıyla araca alışmayı bu tecrübenin gölgesinde kısa bir zaman dilimine bağlamalı. Uzun bir zamana yayarsa, geçiş süreci diye bir limana sığınmaz inşallah.
Yine göze çarpan en önemli unsur, yeni kabinede dört adet seçilmiş gerisi atanmış “Bakan”lardan oluşan bir kabinenin olduğudur. Eski ve kurt siyasilerden olan yirmi üç ismin bu dönemde yer almaması ve yeni yüzlerin alanlarında uzman olması, kabineye yeni bir can vermeyi hedefleyen bir girişimdir.
Kabine de yer almama ve bunu küsme malzemesi yapmama doğrusu AK Parti ile siyasi hayata geçmiş bir uygulama olarak gördük. Sayın Erdoğan`ın, partisini şahıslara değil bir ülküye bağlama girişimleri, düşüncede olumlu görünse de alt yapısı oturaklı olmayan siyasi bir girişimdir. Zira şahıslara bağlı olmayan bir dava, Erdoğan`sız ne derece yürür tartışılır. Buna rağmen siyasiler içinde eski politik küskün olma ahlakını devreden çıkarıp yeni bir yüz ve yeni bir tecrübeyi denemek, siyasi cesaret ister. Bu kabine de bunun girişimi olsa gerek.
Her açıdan eski ve yeni sistemi uygulamada kıyas etmek, halkın bununla neyi kazandığını görmek açısından bu, AK Parti`ye verilmiş bir fırsattır. Bahaneye mahal kalmamıştır. Ne de olsa seçim, bundan böyle beş yılda bir olacak.