Eğer on beş dakika içinde ölmezsem...
Doksanlı yılların başı, yer İdil. PKK`nin bölgeyi kasıp kavurduğu yıllar. Bugüne kadar sürdürdüğü kurallarını o günlerde de ısrarla uyguluyor; ya bize katılacaksınız, ya defolup gideceksiniz, ya da sizi öldürürüz.
Kendilerine katılmayan bir kaç aile kalmış sadece. Onlara da şiddetli bir ambargo uygulanıyor. Bakkallar tembih edilmiş onlara kesinlikle bir şey satılmıyor. O ailelerden birisinin çocuğu bir gün bakkala gidiyor ve bir tane topitop alıyor. Bunun farkına varan bir pkkli derhal bakkalı uyarıyor, bakkal da koşuyor, çocuğu eve varmadan yolda yakalıyor, sattığı topitopu geri alıyor ve verdiği parasını çocuğa geri veriyor.
Bakkal neyse, asıl fırıncılar tembih ediliyor ve ailelere bir tek ekmek satmıyorlar. Bu aileler sonunda bir evde toplanıyorlar, avlusu olan bir evde. Bitişikteki aile de İslami görüşe sahip pkkli olmayı reddeden ailelerden birisi. Aralarındaki duvarı yıkıp geçit açıyorlar ve böylece aynı avluda buluşuyorlar, açlıklarına çare arıyorlar.
Kendileri neyse fakat ortada epeyce çocuk var. Ekmek diye aş diye ağlaşıp duruyorlar. Gerçekten yürek burkan bir durum. Günlerce sürüyor bu durum, hiç bir çare bulamıyorlar, hiç bir yere gidip bir şey isteyemiyorlar, zaten kimse de bir şey vermiyor.
Hepsinin çaresiz bir şekilde ortak avluda oturduğu bir anda birden bir patırtı, bir ses duyuluyor ve orta yere büyük bir çuval düşüyor. Patlayıcı bir şey zannediyorlar, yaklaşamıyorlar, her biri bir köşeye çekiliyor. Sonra uzun sopalarla orta yere düşen bu çuvalı korkuyla uzaktan uzaktan yokluyorlar, ağzını açmaya çalışıyorlar. Bir de baksalar ki çuvalın içi ekmek dolu, hem de taze ve sıcak, bir anda avluyu ekmeğin kokusu sarıveriyor.
Tabi çocuklar ekmek ekmek diye bağırarak hücum ediyorlar. Fakat büyükler tereddüt ediyor, bizi zehirlemek istiyorlar, yoksa bu bir çuval ekmeği bize niye versinler, hem kim berecek bize diye söyleniyorlar.
Fakat çocukları kimse yenemiyor, laf dinlemiyor onlar. Büyüklerden birisi çaresiz kalıyor ve diyor ki:
-Durun, ben bu ekmekten bir parça yiyim, siz on beş dakika bekleyin. Eğer on beş dakika içinde ölmezsem, bana bir şey olmazsa o zaman siz de yersiniz. Yok eğer on beş dakika içinde ölürsem siz de yemeyin, diyor.
Çuvaldan çıkardıkları ekmekten bir parça bölüp yiyor, on beş dakika bekliyorlar, bakıyorlar ki bir şey olmuyor. Çocuklar birden hücum ediyorlar ve günler sonra karınlarını doyuruyorlar.
Bir çuval ekmeği kim fırlatmış bunlara biliyor musunuz? Bunların avlusunu makam odasından gözetleyen, çocukların ekmek diye ağlaştığına şahit olan ptt müdürü.
Hatta fırıncı ona da sormuş bir çuval ekmeği ne yapacaksın diye. O da hayır için dağıtacağını, kendi memleketlerinde böyle adetlerinin olduğunu söylemiş.
Müslümanca var olabilmek için verilen mücadelelerden ufak bir sahne, hem ağlanacak hem de biraz tebessüm edilecek bir sahne.
Not, bu sahneyi yaşayanların hepsi de hayattadır.