Başörtüye uzanan eller kırılsından bu günlere
Aklımın erdiği günden bu yana bu ülkenin Müslümanları bir örtünme mücadelesi vermektedirler
Hatta İslam adına dile getirilen taleplerin hiç birisi örtünme talebinin önüne geçmemiştir.
Zaten Osmanlının yerine kurulmaya çalışılan bu rejimin en büyük sütunu çıplaklıktır, örtüsüzlüktür. Rejimin insanımıza dayatmalarının başında çıplaklık gelmektedir.
Onun için Türkiye`deki Müslümanların mücadele tarihleri baştan sona örtünmeyle, başörtüsü mücadelesiyle doludur.
Bireysel olarak da bizim gibilerin sohbetlerinin, yazılarının ve konuşmalarının konusu genellikle tesettür üzerine olagelmiştir.
Şahsen kendim hep bu konu üzerinde yoğunlaştım. Çünkü tarihin hiç bir döneminde vahyin temsiliyetini tesettür omuzlamamıştır. Allah`ın dinini geçmiş dönemlerde belki çoğu zaman fetihler, kılıçlar, mücahidler yani erkekler temsil etmiş olabilir.
Fakat günümüzde vahyi, İslam`ı daha çok mükemmelce örtünmüş bayanlar temsil etmektedir.
İlginç olan bir şey daha vardır ki, bugünün tağut ve firavunlarının en büyük sermayeleri çıplaklıktır. Dolayısıyla geriye dönüp baktığınızda göreceksiniz ki yakın tarihimiz bu iki cenahın mücadelesiyle doludur.
Bizler kendimizi karşımızdaki hep bu tesettür düşmanı şer cephesine göre ayarlamışken şimdi bir şaşkınlık yaşıyoruz.
Karşımızda birden “Kıyafetime dokunma” diyen birilerini bulduk. Ve bunlar genellikle kapalı bayanlar, gördüğümüz kadarıyla İslami cenahtan. Kıyafetime dokunma diye karşısına dikildiği kişi ve kişiler ise İslami camianın hocaları. Ömürlerini bu mücadele için tüketmiş hocaların karşısına dikiliverdiler bugün. Şer cephesi bunu hemen bayraklaştırıverdi.
Evet, düne kadar ‘Başörtüsüne uzanan eller kırılsın` diye bağıranlar bugün kıyafetime dokunma demeye başladı.
Oynanan oyunu hemen anlıyorsunuz. Bugün bu ülkedeki İslam alimleri veya dindar yöneticiler bayanlara kıyafet dayatıyorlar algısı oluşturmak istiyorlar.
Bu ülke insanı ‘Kıyafetime dokunma!` diye bir çığlık duyduğunda dönüp kime bakacağını, kaşlarını kime çatacağını çok iyi bilmektedir. İşte bugün birileri bu algıyı değiştirmek istiyor, bazı Müslümanlar da maalesef bu oyuna geliyorlar.
İşin daha acı olan yönü ise, ömrünü kadın erkek Müslümanca bir hayat yaşasınlar diye mücadele ile geçiren alimleri bir çırpıda tepeleyip geçmeye yeltenenlerin Müslüman medyada rağbet görmesidir.
Şunu yedirmeyiz, bunu yedirmeyiz diye arada orta yere çıkan Müslümanları şu anda ciddi bir imtihan beklemektedir. Alimlerini yedirip yedirmeme meselesiyle baş başa kalmış durumdalar. Görelim bakalım ne yapacaklar.