• DOLAR 34.66
  • EURO 36.665
  • ALTIN 2943.433
  • ...

Şunu kabul etmeliyiz ki son on beş yıl içerisinde hem Diyanet hem de onunla paralel olarak sivil ve akademik alanda İslam alimlerinin konumlarında önceki dönemlere göre bir yükselme vardır.

İslam`a göre ulemanın konumunu ideal bir çıta olarak kabul ederek bugün bu çıtanın neresinde olduğumuzu daha kolay anlayabiliriz. Nedir bu çıta? Peygamber varisi olmak. Daha açıkçası Peygamberin olmadığı yerde Peygamber gibi olması. Peki bundan daha yukarıda bir konum, bir makam var mıdır? Elbette hayır. Yani ulemanın olduğu bir yerde onun üzerinde başka birileri bulunamaz, bulunmamalı.

Şimdi bu çıtayı ölçü alarak bir değerlendirme yaptığımızda İslam toplumu olarak nerelerde bulunduğumuzu daha kolay görebiliriz.

Şu bir gerçektir ki Prof. Mehmet Görmez`le birlikte Diyanet`in devlet protokolundaki yeri de halkın gözündeki ve gönlündeki yeri de artmıştır. Aynı paralelde olmasa bile İslam alimlerinin konumunda da eskiye göre bir yükseliş söz konusudur.

Bu yükselişi yakından incelediğimizde bazı gerçekleri görüyoruz.

Çokça dile getirdiğimiz bir cümlemiz vardır: Ulema meydanlara inmelidir veya meydanlar ulemasını çıkarmalıdır. Bu aslında peygamber varisliğinin bir başka tarifidir. Peygamberin eli hangi taşın altındaysa ulemanın eli de aynı taşın altında olmalı, peygamber nereye omuz vermişse alimler de aynı noktaya omuz koymalı, peygamber halkın neresinde hangi derdiyle dertleniyorsa ulema da orada olmalıdır diyoruz.

İşte o zaman sadece devletin protokolundaki, halkın gönlündeki yerinin yanında Allah nezdinde de yükselecektir.

Ulema peygamberin bıraktığı yerden başladığı için varistir, onun bıraktığı konularla uğraştığı için varistir diyoruz ya, burada bir başka unsur daha vardır; halk da ulemasına sahip çıkmalıdır. Yoksa bu miras sahipsiz kalır, bu bayrak yerde kalır. Sadece sofra duacısı olarak yer bulabilir.

Eskiye göre bu konuma ciddi bir katkı sağladığına inandığımız Mehmet Görmez bu görevden alınıyormuş. Ne olup bittiğini kaygıyla ve merakla izliyoruz. Bu çıtanın yükselişi buraya kadar mı, yoksa yükselişi daha da hızlandıracak birileri mi gelecek?

Yoksa Kutlu Doğum Haftası düşmanlarına kurban mı ediliyor? Bunun bedelinin çok ağır olacağı unutulmamalıdır.