• DOLAR 34.662
  • EURO 36.624
  • ALTIN 2941.713
  • ...

Dikkat ederseniz özellikle son zamanlarda haklı olarak hepimiz birliğe, beraberliğe olan özlemimizi dile getiriyoruz, bölünmüşlükten yakınıyoruz, başımıza gelen bütün felaketleri parçalanmışlığımıza bağlıyoruz.

Ümmet olarak yaşadığımız işgalleri, Kudüs ve Mescid-i Aksa konusundaki çaresizliğimizi bu bölünmüşlüğe bağlıyor, tek çıkar yol olarak Müslümanların vahdetini görüyoruz.

Elbette vahdet halinde olmak ümmet için bir yükümlülüktür, bunun zıddı azaptır. Hem sadece Kudüs için değil, bütün zamanlar için vahdet halinde olmak en tabii bir şeydir.

Söz konusu vahdetin tam ve ideal bir şekilde gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ayrı bir konudur. Tarihe baktığımız zaman bunun yüzde yüz gerçekleştiği anları fazla göremiyoruz. Fakat İslam hukukundu bir kural vardır; Bir şey tamamen elde edilemezse tamamen de terk edilmez. Yani olduğu kadar olur.

Fakat ben başka bir şey söylemek istiyorum. Müslümanların vahdeti sağlaması tek ve yegâne çözüm müdür? Vahdeti sağladığımızda mesele tam olarak halloluyor mu?

Ya bizim karşımızda küfür de birleşir tek yumruk olursa. Hatta buna gerek kalmadan sadece Hıristiyan âlemi birleşir tek cephe olursa. Hatta buna bile gerek kalmadan sadece bazı önemli ülkeler birleşerek karşımıza çıkarlarsa…

Demirel`in bir sözü vardı, gerçi kapitalist bir mantıkla söylemişti; fakat biz kendimize de uyarlayabiliriz: “Dört tane fakir bir araya gelirse toplam dört fakir eder. Amma dört zengin bir araya gelirse bir şeyler eder.”

Mesele çoğu zaman varıp güce kuvvete dayanmaktadır. Unutmayalım ki küfür dünyasının bize karşı yekvücut olmasına gerek bile duymayacaktır, sadece terör devletinin elinde en azından iki yüz nükleer başlık bulunduğunu unutmayalım.

Bütün bunları moral bozmak, çaresizliğimizi dile getirmek için söylemiyorum. Yapılacak başka şeylerin olduğunu dile getirmek istiyorum.

Bunlardan biri de terör devletini yalnızlaştırmak, tecrit etmek, etrafını oymaktır. Belki diyeceksiniz ki bunu yapabilmek için de güç ve kuvvet gereklidir. Gücümüz yettiği kadarını yaparız.

Terör devletini yalnızlaştırmak için İslam dünyasının elinde siyasi ve içtimai anlamda çok malzeme vardır. Eğer iyice izah edebilirsek terör devletiyle beraber olmak bir yüz karasıdır, onunla aynı fotoğrafta görünmek gerçekten büyük bir kayıptır. Bize düşen bunu izah edebilmektir.

Yalnızlaştırmak, bir ülkeye doğrudan savaş açmaktan çok daha kolay ve risksizdir siyasettir.

Gerçekten İsrail bütün bir dünya için bir kamburdur. Hatta onu kendisine en yakın dost bilenler için bile İsrail bir yüz karasıdır.

Tecrit denilince akla ilk gelen ülkeler ABD, İngiltere ve Avrupa ülkeleridir. Şöyle bir gözünüzün önüne getirin; bu terör devletini protesto mahiyetinde dünyanın bir çok yerinde eylemler yapılırken o ülkenin İsrail bayrağı ile çoğu zaman Amerikan bayrağı da yakılıyor.

Bunun arkası getirilmelidir. Hem sadece bayraklarını yakarak değil, eşkıyalıkta, katillikte, gaspçılıkta ortak sayıldığını göstermek için başka nelere gerekiyorsa yapılmalıdır.

Hem sadece Amerika değil, diğer destekçilerine de aynı muamele yapılmalıdır. Ta ki bu terör devletiyle beraber olmanın artık hayırlı bir şey olmadığı görülsün, sırtlarındaki bu kamburdan kurtulsunlar.