Kadir Gecesi ve Vahyin beşiği Kudüs
Müslümanlar olarak ne zaman Kudüs`ten bahsetsek Miracın bir durağı, Müslümanların ilk kıblesi ve Filistinlilerin yurdu olduğunu dile getiririz. Bu çok basit ve eksik bir hatırlamadır.
Kudüs bu mudur sadece?
Vahyin ilk geldiği geceye, Kadir gecesine hazırlanırken Mekke`yle birlikte Kudüs`ü vahyin beşiği olarak bilmemiz, hatırlamamız lazımdır.
“Bâreknâ havlehu - Etrafını mübarek kıldığımız…” derken neyi hatırlamamız gerekir?
Kudüs ve civarı yeryüzünün en çok vahye mazhar olan noktası, Allah Teâla`nın insanlığa en çok seslendiği mekânıdır.
Çünkü insanlık âlemine gönderilen Rasullerin ve Nebilerin çok büyük bir bölümü bu topraklarda yaşamış, burada vahye mazhar olmuş ve burada yatmaktadırlar.
Ve Kudüs bugün Vahyin büyük bir bölümünü inkâr edenlerin işgali altındadır.
“Biz sadece bize indirilene inanırız” diyenlerin, onun haricindekileri reddedenlerin, hatta bizzat kendilerine gönderilen kitabın bir kısmına inanan ve bir kısmını reddedenlerin işgali altındadır.
Kendilerine gönderilen Vahyi tahrif edenlerin, çarpıtanların, vahyi gizleyenlerin, kendi elleriyle yazdıklarını “İşte bu da Kitaptandır” diye Allah`a iftira atanların işgali altındadır.
Bugünkü siyonist işgalden Vahyin bizzat kendisi rahatsızdır.
Ve bütün Rasûller mahzundur Kudüs`ün işgalinden.
Şimdi siz zannediyor musunuz ki şu anda sadece Filistin`de yaşayanlar zulüm ve işkence altındadır, sadece Kudüs`ün kendisi kan ağlamakta ve Mescid-i Aksa mahzundur?
Onlar kadar en azından Kudüs ve civarında medfun olan Rasûllerin ve Nebilerin mübarek ruhları da mahzundur.
Yaşadığı müddetçe kendilerinden eziyetten başka bir şey görmeyen Hz. Musa Aleyhisselam, Harun Aleyhisselam bugün o toprakların siyonistlerce işgal altında olmasından eziyet içinde değil midir?
Kendisine iftira eden siyonistlerin işgali altında olmasından Davud Aleyhisselam o topraklarda şu an huzur içinde mi uyuyor sanıyorsunuz?
Ya Hz. Süleyman Aleyhisselam? Kendisini Allah`ın bir rasûlü değil de, büyük bir kâhin ve kral olarak gören siyonistlerin işgali altında uyumak nasıl bir şeydir?
Gelelim Hz. Meryem validemizin ve Hz. İsa Aleyhisselam`ın mahzun bekleyişlerine. Biliyorsunuz, onların hayatı baştan sona Yahudilerle mücadele içinde geçmişti.
Yaşadıkları toprakların, hayatı kendilerine zehir edilenler tarafından işgal altında tutulması Hz. Meryem validemizi, Hz. İsa Aleyhisselam`ı ve Havarilerini ne kadar rahatsız ettiğini hiç düşündünüz mü?
Yani demek istiyoruz ki, Vahyin mahzun olmaması için bu Vahiy beldesinin Müslümanlar tarafından, yani Vahyin tamamına iman edenler tarafından kurtarılması bir yükümlülüktür.
Kudüs ve civarında medfun olduğuna inandığımız bütün peygamberlerin aziz ruhlarının sükûnete ermesi, huzura kavuşması için kendilerine tam iman edenler tarafından kurtarılması öncelikli bir yükümlülüktür.
Çünkü Kudüs`ün siyonist işgalden kurtarılması demek yerlerin ve göklerin sükûnete ermesi, huzura kavuşması demektir.
Ve bu gece Son Vahyin geldiği gecedir. O güne kadar çarpıtılan Vahyin tashih edildiği, tasdik edildiği gecedir.
O güne kadar kendilerine çarpık bir şekilde iman edilen rasûllerin her türlü iftiradan arındırıldığı gecedir.
“İşte Meryem oğlu İsa budur!” denildiği, İşte Musa budur, işte İbrahim budur, sizin zannettiğiniz gibi ne bir Hıristiyan ne de bir Yahudidir…” denildiği gecedir bu gece.
Kadir gecesinden Kudüs`e bu açıdan bakalım, onu unutmayalım, onun için dua edelim.
Dünyanın huzur bulabilmesi için Kudüs`ün huzur bulması gerektiğini unutmayalım.