Münafıkların tuzakları sabır ve takva ile bozulur
İblis ve dostları Müslümanlar aleyhine bir haber patlattıklarında, Müslümanları küçük düşürecek bir haber ifşa ettiklerinde genellikle bizim sergilediğimiz tavır; “Fasık bir kişinin getirdiği haberi hemen kabullenmemek, araştırdıktan sonra karar vermek", "Aslolan suçsuzluktur, suçu ispat edilinceye kadar herkes masumdur…" ilkesini ortaya koymak oluyor.
Küfür cephesinin bize yönelik hamlelerini, bazen de doğruluk ve yanlışlığını hiç araştırmadan “Kırılan kolun yen içinde kalması gerektiğini” iddia ederek örtbas ettiğimiz olmaktadır.
Bazen de, benzer suçların küfür cephesi içinde her gün işlenegeldiğini, fakat bunların hiç gündeme gelmediğini iddia ederek işin içinden sıyrılmaya çalışırız.
İslam'ın ve Müslümanların yeryüzünün değişmez gündemi olduğu günümüzde böylesi durumlarda bizim yapmamız gereken başka şeylerin olduğuna inanıyorum.
Bunların başında da takvâ gelmektedir. Allah Teâla`dan gereği gibi korkmak, O'nun koyduğu kuralları hayata geçirmek, bir gün O'na hesap vereceğimizin şuurunda olmak.
Allah Teâla buyurur ki: "Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah'a karşı gelmekten sakınır, takva sahibi olursanız onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır." (3/120)
Sabır ve takva ile donanmak, Allah'ın Şeriatının kurallarına uygun bir hayat yaşamak, kurulacak komploları ta baştan imha etmenin yegâne yoludur.
Ayrıca, takvâ ile donanmış olsak bile, küfür cephesinin hücumlarını hiçbir zaman tamamen atlatamayacağımızı, ayet-i celilede belirtildiği üzere takva ile birlikte sabır ve direnç göstermemiz gerektiğini unutmayalım.
Sıradan her bir Müslüman için söz konusu olan bu yükümlülük, ön saflarda bulunan, ağzına bakılan, gözüne bakılan, taklit edilen, sözcü konumunda olan, İslam adına söz söyleyen müminler için çok daha önceliklidir ve onların yaşantılarının olmazsa olmazıdır takva ve sabır.
Peki, bir komploya kurban giden veya gerçekten bir günaha batan ve ifşa edilen müminler konusunda bize düşen görev nedir?
Öncelikle onların işledikleri bu hata ile hem kendilerine, hem İslam'a ve Müslümanlara zarar verdiklerinden dolayı üzülmek birinci görevimizdir. Başka gurup, başka cemaat ve meşreplerden oldukları için veya diğer başka sebeplerden dolayı onların bu günahlarına karşı içimizde gizlice bir sevinç varsa, imanımızı yeniden kontrol etmek durumundayız.
Böylesi durumların Müslümanların başına gelmemesi için, yerine getirilmesi gereken ferdi görevlerimizle birlikte, asıl cemaat ve benzer yapılara düşen bazı görevler olduğu inancındayım.
Cemaatler, mensuplarının Müslümanca bir hayat sürmelerine katkıda bulunmalı, onların zaaflarını gidermeye yönelik çalışmalar yapmalıdır. Kendilerinden henüz emin olmadığı kişileri kontrolünde tutmalı, görünürde puan getirecek bazı özelliklerinden dolayı erkence parlamalarına meydan vermemeli, vitrinlerinde bulundurmamalı, bundan dolayı getirecekleri zararlara dikkat etmelidirler.
Hafızanızı şöyle bir yokladığınızda, Müslümanların bunun faturasını her zaman ağır ödediklerini hatırlayacaksınız.
Müslümanca olması gereken yaşantılarında bir takım lekeler taşıyanlar, ekranlara, medyaya, şöhrete, kadına, paraya ve koltuğa karşı zaafları olanlar, sırf bir takım popüler özelliklerinden dolayı ön saflarda tutulmamalı, Müslüman camianın oldu-bittiye getirilmiş sözcüsü konumunda bulundurulmamalıdır.
Bize kötülük edip saptırmaktan asla geri durmayan, sıkıntılara düşmemizden zevk alan, düşmanlıkları ağızlarından taşan, buna mukabil kalplerinde gizledikleri çok daha korkunç olan, bizimle karşılaştıklarında "biz de Müslümanız" diyen, tek başlarına kaldıklarında bize karşı olan kin ve öfkelerinden parmaklarını ısıran, kin ve düşmanlıklarıyla geberip gidesice tiplere karşı korunmanın yolunu Rabbimiz bize şöyle gösteriyor:
"Eğer siz sabrederseniz ve bir de takva sahibi olursanız onların hileleri size hiç bir zarar vermez; Allah onları kendi amelleriyle kuşatmıştır." (3/118-120) Eğer biz muttakice bir hayat sürdürürsek, en azından münafıkların kötülüklerinden ve kurdukları hilelerden, tuzaklardan kurtuluruz.