Her ziyaret aslında küçük bir fetihtir
Biliyor musunuz, Mekke`de Müslümanlara boykot uygulandığında hepsini bir mahalleye toplamışlar, kapılarını işaretlemişler her türlü ilişkiyi kesmişler, başta yiyecek olmak üzere bütün alış verişi yasaklamışlardı. Tarihten öğrendiğimize göre çok acı günlerdi.
İlginçtir, bu yıllarda kendileri Müslüman olmadığı halde Peygamber Aleyhisselam`ın yanında yer alan, onlarla birlikte boykota razı olan birileri vardı, Haşim oğulları.
Birileri bunu sadece aynı sülaleden olmakla izah ediyor. Elbette bir yanıyla doğrudur. Fakat asıl mesele, Peygamber Efendimiz`in (s.a.v) akraba bağlarını sağlam tutmasına varıp dayanmaktadır.
Yani bunun temelinde cahiliye döneminde bile akrabalarını görüp gözetmesi yatıyordu.
Hatırlayın, hani Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hira`dan indiğinde kendisini bir titreme almış, örtülere bürünmüştü, kendisine cinlerin dokunmasından korkuyordu. İşte o zaman Hz. Hatice validemiz;
-Hayır, Allah seni asla cinlere, şeytanlara bırakmaz. Sen her zaman haklıdan yana, mazlumdan yana olan, akrabaları görüp gözeten birisisin… buyurmuştu.
Yani o boykot günlerinde Haşim oğullarının kendisiyle birlikte olma sebebi özellikle Efendimizin ta baştan sıcak bir bağ kurmasıydı.
O`nun böylesine sıcakkanlı ve akrabalık ilişkilerini gözeten birisi olması Mekke`nin fethi ve Kureyş kabilesinin sonunda toptan Müslüman olmasını sağlamıştı.
İslam tarihini yakından incelediğinizde göreceksiniz, Efendimiz (s.a.v) daha nice yerlerde bu güzel ahlakının meyvelerini devşirmiş ve İslam davasının lehine değerlendirmiştir.
Müslümanların bir birlerini ziyaret etme konusunu İslami Hareket, İslami çalışmalar içerisinde ele aldığımızda konunun önemi birden değişiverir.
Yerine göre her bir ziyaret, sağlamlaştırılan her bir akrabalık bağı bir fetih oluverir ve bizler de buna yakinen şahit oluruz.
Bir Müslüman, ilişkileri oranında güçlüdür. Ne kadar fazla Müslümanla bağlantısı varsa, ne kadar selamlaştığı kişi varsa o kadar gücü ve kuvveti var demektir. En basit dünyevi ticari hayatımızda bile böyle değil midir?
Allah`ın Dinini hayata hâkim kılma iddiasında olan bir Müslümanın elbette geniş bir çevreye, büyük bir yelpazeye sahip olması gerekir.
Bütün bunlar için fazla bir masrafa da büyük zahmetlere de gerek yoktur.
Sadece sıcak bir yüreğe, tebessüm eksik olmayan bir yüze, birazcık da Müslüman sevgisine sahip olmamız yeterlidir.
Soğuk Müslüman iletişimsiz bir Müslümandır, kopuktur, dolayısıyla yalnızdır.
Sıradan bir fert olarak kalsaydı neyse der geçerdik. Fakat böyle birisi eğer İslami hareket içerisinde bulunuyorsa sonuç gerçekten felaket oluyor. Çünkü böyle bir kişi İslam`ın iletişim hattında yalıtkan, elektriği geçirmeyen bir bölümü oluşturuyor, ölü bir nokta, kör bir nokta oluyor.
Buz gibi soğukluk Müslümana hiç mi hiç yakışmıyor öyle değil mi?
Kalkın, Allah için Müslümanları ziyaret edin, velev ki sizi sıcak karşılamasalar bile usanmayın, vaz geçmeyin. Ziyaretleriniz karşılık bulmasa bile Allah için ısrar edin.
Vaktinizin boşa geçtiğini zannetmeyin, şeytan sizi bu şekilde aldatmasın.
Önce bu işin yolunu selamla açıverin. Güzergâhınızdaki insanlarla mutlaka selamlaşmaya bakın. Zaten sizin Müslümanca bir görünümünüz varsa onlar bunu sizden beklemektedirler.
Ahiretten önce bu dünyada iken bir gün göreceksiniz ki yaptığınız her ziyaret aslında küçük birer fetihtir.
Sokağınızda, bina girişinde, asansörde başını okşadığınız her çocuk, şakalaştığınız, adını öğrendiğiniz, derslerinden sorduğunuz her çocuk yarın İslam Davasının bir neferi olacaktır, bunu iyi bilin.
Unutmayın, bundan sonra birilerini ziyarete giderken mutlaka elinizde gazetemiz olsun.