Duvarlar, setler bir gün yıkılmak için vardır
Toplumların ördüğü setlerden, surlardan, büyük duvarlardan söz ediyorum.
Bunların hepsi bir gün yıkılmak için, çiğnenip geçilmek için, üzerinden aşılmak için kurulurlar.
Nerede büyük bir sur görürseniz, ne zaman kitleleri bir birlerinden ayıran aşılmaz bir sete rastlarsanız unutmayınız ki o bir gün mutlaka yıkılacaktır, aşılacaktır.
Eskidikleri için, yağmurdan rüzgârdan yıprandıkları için değil, bu tarafa geçmesini istemedikleri tarafından, surun arkasında bırakılanlar, yani ötekiler tarafından yıkılacaktır.
Önce, toplumlar niçin set örerler, niçin aşılmayacak duvarlar yaparlar, bunu iyi tahlil etmemiz gerekir.
Setleri, yüksek duvarları genellikle her şeyi elde edenler, paylaşmak istemeyenler, bölüşmek istemeyenler örerler.
Her şey bizim olsun, her şey bizde kalsın, bizim tarafta kalsın diyenler inşa ederler.
İsterler ki bu hep böyle olsun, böyle kalsın. Bundan emin olsunlar, güven içinde olsunlar isterler.
Setleri kuranların, duvarları örenlerin tarafında özellikle refah vardır, bolluk vardır, yani çok şey vardır.
Duvarların arkasında ise merak vardır, öfke vardır, isyan vardır, kin vardır.
Bu öfke ve isyan belirli bir dozaja ulaştığında önündeki seti yıkıp parçalayacaktır.
Bu öfke ve isyanın içerisinde sadece merak ve haset değil aynı zamanda kandırılmışlık, aldatılmışlık, kendi alın terlerine el konulmuş, gasp edilmişlik düşünceleri de vardır.
Sonra, illaki her zaman gözle görülür setlerin, surların olmasına da gerek yoktur. Aradaki geçişsizlik bazen başka şekilde de örülmüş olabilir.
Hangi çeşit olursa olsun, eğer toplumların arasına böyle duvarlar çekilmişse mutlaka bu duvarlar bir gün yıkılmak üzere çekilmiştir.
Bu arada, setlerin, yüksek duvarların tamamen yerle bir edilmesine gerek yoktur, bir yerinden yıkıldıklarında yeterlidir, ibreti âlem için bırakılır.
Bir yerinden önemli bir gedik açılması, işlevini yitirmesi yeterlidir.
Rahmetli Necip Fazıl`ın;
“Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes,
“Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es!” mısralarındaki sur, işte bu karşıdakilerin ördüğü surdur.
Emlâk milyarderi Trump`ın kurmak istediği duvarlar kursağında bir heves olarak kalacak gibi.
Bunu başaramayacağı gibi önceki duvarların da yıkılmasının bir başlangıcı olacaktır. Bu anlamda Amerika`nın bugüne kadar ördüğü bütün duvarlar yerle bir olacak gibi.
Ve Avrupa`nın duvarları da.
Aslında Avrupa`nın, daha doğrusu Batının bir kanunu vardı. Bu, içine almak ve asimile etmekti, eritmekti. Bir bataklık gibiydi, içine alır ve eritirdi, kendisine benzetirdi.
Fakat belirli bir tarihten sonra, özellikle başta bilgi olmak üzere varlığı, zenginliği stoklamaya başladıktan sonra duvar kanunu, set örme kanunu icad etti.
Fakat duvarların, surların kanunundan haberi yoktu. Duvarlar, surlar, setler yıkılmak için vardı.