Yoğun gündem ve Müslümanca yaşamak
Bilmem farkında mısınız? Böylesine yoğun bir gündem içerisinde Müslümanca yaşayabilmek için farkında olmasak da büyük bir savaş veriyoruz.
Gerek ülkemizdeki gerek bölgemizdeki ve gerekse dünyadaki siyasi ve sosyal gelişmeler gündemimizi haddinden fazla meşgul ediyor, daha somut bir ifadeyle vaktimizin büyük bir kısmını dolduruyor.
Siz buna bir de iş ve ekonomik hayatımızı eklerseniz mesele daha da ciddileşiyor, Müslümanca yaşamak istediğimiz hayata ayırdığımız pay daraldıkça daralıyor.
Bu durumda yapmamız gereken ilk şey adil ve hakkaniyete uygun bir ölçüyle her birine vakit bölüştürmek, özellikle ibadet hayatımıza somut vakit ayırmaktır.
Namazların yanına Kur`anî ve ilmi okumaları ve virdleri eklemeyi unutmayalım.
İbadet saatlerimizde fazla bir değişiklik yapamayız, bizim irademizin dışındadır bu, onun için bize düşen sadece bu vakitlere titizlikle uymak ve hakkını vermektir.
Fakat çoğu zaman ibadet için, okumak için ayırdığımız vakitlerde farkında olmadan yine siyasetin ve sosyal olayların düşüncesine kaptırıyoruz kendimizi.
Güya namaz için vakit ayırdık, Kur`an için vakit ayırdık fakat bir de bakıyoruz ki o esnada da kendimizi siyasete kaptırmışız, anayasa değişikliğini düşünüyoruz, oylamaları hesap ediyoruz, referandumun nasıl neticeleneceğini hesap ediyoruz.
Elimize Kur`an almışız fakat kafamız Astana ateşkes görüşmelerinde, Suriye`de, Irak`ta veya Türkiye`nin terör gündemindeyiz.
Böyle bir durumda namazın nasıl bittiğini bile anlamıyoruz, şaşırdığımız da oluyor.
Elbette hayatımızda siyasi bir yer olacak, elbette sosyal bir dünyamız olacak, bu yönleri olmayan bir Müslüman kesinlikle eksiktir. Nebevi ölçüye göre “Müminlerin derdiyle dertlenmeyen onlardan değildir.”
Fakat bunların her birine hakkını vermek, uygun ve verimli vakitler ayırmak söz konusudur.
İşte bazı durumlarda sadece vakit ayırmak da yetmiyor. O vakitleri layıkıyla kullanmak, özellikle ibadet hayatımız için ayırdığımız vakitte sadece ve sadece ibadete yoğunlaşmak, hakkını yedirmemek gerekir.
Kur`anî ve İslami okumalar için eşref saatlerimizi iyi seçmeliyiz. Okuduklarımızı en güzel bir şekilde anladığımız vakitleri iyi tespit etmeliyiz.
Yatsı namazından sonra bizim için geniş bir zaman dilimi, müthiş bir fırsat var.
Bir saatimizi doğru dürüst ve planlı bir okumaya ayırdığımızda bunun bize çok şey kazandırdığını göreceğiz.
Seher vaktine gelince. Yani sabah namazından bir iki saat önceden kalkarak yerine getireceğimiz teheccüd ve kıraat yükümlülüğümüz bizi bu dünyada Müslümanca var eyleyecektir.
Aksi takdirde şu yoğun gündem Allah korusun bizi yutuverecektir.
Velev ki bizi yutan siyasi ve sosyal gündem İslami bir istikamette olsa bile, eksik, hem de çok eksik bir Müslüman olarak kalacağımızı göreceğiz.
Gayri İslami düşüncelerin yoğunluğunda kendini kaybedenleri zaten konuşmuyoruz, biz kendimizi konuşuyoruz.