• DOLAR 34.628
  • EURO 36.667
  • ALTIN 2946.091
  • ...

 

Provoke... Kışkırtmak, kızıştırmak, tahrik etmek, sebep olmak, üstüne varmak anlamındaki bu yabancı kelime son zamanlarda birileri için en güzel sığınak ve en yakın kaçıp kurtulma yeri olmuştur.

“Bu işin içinde provokatör var” dediniz mi tamamdır, her türlü vebali üstününüzden atmışsınız demektir. O andan itibaren artık siz tertemizsiniz, olup bitenlerden dolayı sizin hiçbir günahınız yoktur, her şey o işi provoke edenlere aittir. Sizin bu işteki vebaliniz, olsa olsa ancak içinize bu provokatörleri sızdırmış olmaktan ibarettir. Canım o kadarcık da olur, bu zamanda bunu önlemek mümkün mü?

HDPKK çevreleri hem 6-8 Ekim Diyarbakır ve hem son Cizre olaylarının içinden bu şekilde sıyrılma yolunu seçerek saldırı ve katliam sorumluluğundan kurtulmayı düşünüyor.

İşin acı ve tuhaf yönü onların bu oyununa kendileri dışında gelenler de var. Onlar da güya böyle yapmakla paralelcileri işin içine katmış olacaklar.

Bu çevreler bütün bir milleti aptal yerine koyarak demek istiyorlar ki:

“HDPKK ve türevleri hiç böyle bir saldırganlık yapar mı, hiç görülmüş müdür onların yakıp yıktığı, etkinliklerinde başkalarına zarar verdiklerine hiç şahit olan var mı? Şu son olaylarda da mutlaka işin içinde provokatörler vardır…”

Lütfen şu provoke palavrasını bırakın, hiç kimseye yutturamazsınız.

Allah aşkına bu çevrelerin yakıp yıkmadığı, saldırmadığı, tahrip etmediği, başkalarına zarar vermediği, efendice başlayıp efendice bitirdiği bir eylemini hatırlayan var mıdır?

Bu çevrelerin yegâne işi bu değil midir, en iyi bildikleri ve yaptıkları şey bu değil midir?

Şimdi bundan daha önemlisini söyleyelim: Son saldırılar birilerinin zannettiğinden daha vahimdir, dindarları imha etme, Müslümanları yurtlarından sürüp çıkarma hareketidir.

Çünkü PKK`nin kitabının değişmez maddeleri ve kırmızıçizgileridir; Ya bize katılacak bizim gibi olacaksınız, ya buradan defolup gideceksiniz, ya da sizi öldürürüz.

Özellikle son dönemde buna yeniden hız kazandırmışlar, çözüm süreciyle birlikte artık bölgenin son şeklini alacağını düşündükleri için, ne yapılacaksa bugün yapılmalı demektedirler.

Dağdan inerek teslim olan ve bir tek ifadeyle serbest kalanların, şu anda yüzleri kapalı, elleri keleşli imha timleri olduğunu, kazılan hendeklerin, kapatılan yolların, patlatılan trafoların ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar aptal değildir Müslümanlar.

Bütün bunları bölgenin feraset ve tecrübe sahibi Müslümanlar elbette bilirler ve gereği neyse onu da yaparlar.

Müslümanların bildikleri bir şey daha var bugün; HDPKK ve türevleri eğer İslami çevreleri, STK ve siyasi partileri diyalog, barış ve çözüm süreci adına ziyaret etmişler ve barış mesajı vermişlerse bunun arkasından kesinlikle bir saldırı gelecektir, artık bunu öğrenmişlerdir.

Uzatmadan kamuoyuna şunu soruyoruz; HDPKK cenahının bölgede kendilerinden başkalarının, özellikle Siyasal İslamcıların varlığını kabulleneceklerine, bundan asla rahatsızlık duymayacaklarına, hiçbir şekilde tepki göstermeyeceklerine inanıyor musunuz?

Devlete gelince, bütün bu olup bitenleri bu şekilde okuyabiliyor mu bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey vardır ki, bu şekilde okusa bile saldırı ve katliam mahalline en erken sekiz saat sonra ulaşacak olmasıdır, biz bunu biliyoruz. Müslümanlara düşen de bu sekiz saati meşru ve makul bir şekilde doldurmaktır.

Hem bu arada devletimiz “Kamu Düzeni” adıyla yeni bir put oluşturma aşamasında, hayırlı uğurlu olsun kendisi için. Varsa yoksa Kamu Düzeni, dillerinden düşürmüyor yetkililer.

Hiç mi hiç ısınamadım bu “Kamu Düzeni” putuna. İnsanı, insanî olanı çağrıştırmıyor.

Hele hele bu Kamu Düzeni ifadesi kimsenin aklına Müslümanı, katliamla karşı karşıya olan Müslümanı getirmiyor.

Devletin kutsallaştırılmasını, ilahlığa soyunmasını çağrıştırıyor, faşist devleti çağrıştırıyor. Bir anlamda az da olsa son zamanlarda elde edilen bütün kazanımları yok edecek gibi hisler uyandırıyor.

Yetkililere sesleniyoruz, lütfen görünüz ve anlayınız artık. Mesele ne terör meselesidir, ne çözüm meselesidir. Mesele dindarların varlığını kabullenmeme meselesidir, dindarları imha etme, yurtlarından sürüp çıkartma meselesidir.