• DOLAR 34.602
  • EURO 36.607
  • ALTIN 2944.676
  • ...

Madde bir; Allah`tan geldik, Allah`a aidiz ve Allah`a döneceğiz. Bu bizim bir iman ilkemizdir, bir musibetle karşılaştığımız esnada böyle söyleriz, buna yürekten inanırız ve aynı zamanda bu ilkemizi dilimizle de telaffuz etmekle görevliyiz.

Rabbimiz bu birkaç kelime içerisine koskoca bir hayat felsefemizi sığdırmıştır. Kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi öğrettiği gibi, yaratılmışlar içerisindeki değerimizi de bize hatırlatmaktadır.

Allah`a ait olmak, Allah`tan gelmek ve Allah`a dönüyor olmak. Bu yolcu ne şerefli bir yolcuymuş, bu yolculuk ne güzel bir yolculukmuş? Ne kadar acılarla dolu olursa olsun, bu yolculuk mademki böyle başlıyor ve böyle bitiyor, ne müthiş bir teselli öyle değil mi?

Madde iki; Başta musibete uğrayanlar olmak üzere dalga dalga etrafındakilere düşen sabırdır. Nebevi sünnete göre, musibetin ilk anında gösterilen sabır sabırdır. Sabretmeyenler, feveran edenler, “şöyle olsaydı şöyle olmazdı…”diyenlere sesleniyoruz; Haydi filmi geriye sardırın, senaryoyu değiştirin ve bu hikâyenin sonu böyle olmasın, ölenleri geri getirin.

Madde üç; Diğer müminlere düşen görev, öncelikle onların dertleriyle dertlenmektir. Kaçırılıp tecavüz edilen ve sonra da boğularak, benzin dökülerek yakılan çocuklar için söylediğimizi burada da söyleyelim: Bizzat empati yaparak onların acılarını hissetmeli ve yaşamalıyız. Yerin binlerce metre altında bir yangınla ölümün nasıl gerçekleştiğini gözümüzde canlandırmalı, hayalimizde yaşamalı, daha sonra onların yakınlarının neler hissettiğini yaşamaya çalışmalıyız.

Bir takım kötü niyetli ve vurdumduymaz sınıfın dışında insanımızın büyük bir kısmının bu noktada iyi bir imtihan verdiğini söyleyebiliriz. Elhamdülillah, karşılaştığımız bütün insanlar Soma faciasını hissediyordu, herkesin dilinde Kur`an vardı, dua vardı. Zaten minarelerden verilen salatü selamlar herkesi duygusallaştırmış ve madencilerin acılarını ülkenin en ücra köşesine kadar taşımıştı.

Madde dört; Olay en ince detayına kadar araştırılmalı, suçlular varsa mutlaka bulunmalı ve cezalandırılmalıdır. Bunun mutlaka yapılacağına dair şimdiden herkes tatmin edilmeli, toplum bunun mutlaka gerçekleşeceğine inandırılmalıdır.

Madde beş; Bundan sonrası için acil tedbirler alınmalıdır, özellikle maden ocaklarının güvenlik sorunları masaya yatırılmalı, her bir ocak bir bir gözden geçirilmeli, her biri için detaylı güvenlik raporları hazırlanıp insanımıza sunulmalıdır.

Madde altı; Bütün iş kolları için güvenlik tedbirlerinin yanı sıra böylesi yerler için kesinlikle ilave tedbirler alınmalıdır. Akla gelebilecek bütün kötü ihtimaller değerlendirilmeli ve her biri için önleyici alternatif tedbirler alınmalıdır.  Diğer ülkelerdeki sistemler en ince detayına kadar incelenmeli ve onlardan faydalanılmalıdır.

Madde yedi; Bu facia üzerinden siyaset yapılmamalı. Ben öncelikle iktidar cephesine ve iktidarı savunan kesime sesleniyorum: Bu acıyı ikinci plana iterek, faciada canlarını kaybedenleri ve yakınlarını unutarak sadece iktidara, hükümete, Başbakan`a, bakanlara ve diğer yetkililere halel getirmemek için, bu noktada onların yıpranmasını önlemek, yapılan protestoları önlemek için çırpınanlara sesleniyorum. Böyle bir fotoğrafta yer almak da oldukça çirkindir ve kötü bir şekilde neticelenebilir. Yani yapmak istediğinizin tam aksi gerçekleşebilir.

Madde sekiz; Şer cephesi ayaktadır, sokaktadır ve bundan sonra hep ayakta ve sokakta olacaktır. Meşru yollardan iktidara gelemeyeceklerini anlayanların tek ümitleri sokaklardır, kargaşadır. En ufak şeyleri bahane ederek sokakta kalmaya devam edecek olanlar, böylesi büyük faciaları elbette daha iyi istimrar edeceklerdir, bu unutulmamalıdır.

Madde dokuz; Hakkın cephesi de ayakta olmak zorundadır.

Elbette bütün bu çapulcularla iktidar hukuk içerisinde ve meşru yollarla mücadele etmelidir. Zaten onların en büyük arzusu, kendileriyle mücadele esnasında meşruiyet çizgisinin aşılmasıdır.

 Fakat bu arada Hakkın cephesi, Müslüman halkın bizzat kendisi de kesinlikle ayakta olmalıdır, teyakkuz halinde olmalıdır, uyanık olmalıdır, bir ayakları evlerindeyse diğer ayakları dışarıda olmalıdır. Bu arada çapulculara dışarıda olmanın kurallarını, efendice, Müslümanca kurallarını da göstermelidirler.