• DOLAR 34.747
  • EURO 36.597
  • ALTIN 2956.636
  • ...

Yanıyoruz, boğuluyoruz, nefes alamıyoruz.

Eğer evinizden Türkiye ve dünyaya açılan tek pencereniz televizyon ekranları veya cebinizdeki küçük aletse şu günlerde simsiyah bir Türkiye, kapkaranlık bir dünya izliyorsunuzdur. Dikkat ederseniz felaket haberlerinin rezalet haberleriyle yarıştığı günlerden geçiyoruz.

Özellikle son günlerde adeta alevlerin, yoğun dumanların kuşattığı bir Türkiye’de nefes almakta güçlük çekiyoruz.

En son İzmir’de yanan beş yavrumuzla birlikte doğrusu biz de yandık. Bir ila beş yaşları arasındaki beş yavru ev demeye bin bir şahit isteyen kapalı bir yerde elektrik sobasının devrilmesi sonucu çıkan yangında yanarak ve dumandan boğularak can veriyorlar. Anneleri kapıyı üstlerine kilitlemiş ve hurda toplamaya gitmiş, bu arada babaları da cezaevindeymiş.

Sonradan ortaya çıkar mı acaba bilmiyoruz, yavruların bir tek hatıra resimleri çıkmadı. Diyarbakır’daki Narinimizin her şeye rağmen epeyce görüntüsü var. Düşünebiliyor musunuz, varlığından hiç kimsenin haberi olmadığı beş ciğerpare yine hiçbir görüntü bırakmadan gittiler bu dünyadan. Haberlere göre yetkililer daha önce birkaç defa gelerek çocukları annelerinden istemiş ve devletin bakacağını söylemişler ama anneleri vermemiş.

Bize göre kimse sorumluluktan kurtulamaz. Devlet asla bu anneyi dinlemeden bu yavruları alıp bağrına basmalıydı. Bu ülkede böyle bir fotoğraf devlet için de bir yüz karası, millet için de yüz karası ve etrafındaki insanlar için de bir yüz karasıdır.

Zaten günlerdir simsiyah bir Türkiye izliyorduk ekranlardan. Yüreğimiz bir yandan Narin kızımızın acısıyla yanarken bir yandan da bütün Türkiye’nin öfkeden dişlerini ağzına hamur eden bir aileyi seyrediyordu.

Ekranların bu simsiyah hali yetmezmiş gibi bu defa belediyelerin milletin cebinden sanatçı adı altındaki aşüftelere aktardığı yüz milyonlarca lira ile gündem işgal edildi ve tartışmaları sürüyor.

Derken bu defa yine aynı sanatçı etiketiyle kitleleri uyuşturan bir gürûhun kumarcılarla ortaklıkları bir kanalizasyon gibi ekranları kaplayıverdi. Sanki bunun dışında yaptıkları işlerinde bir hayır varmış, normal hayatlarında iyi insanlarmış gibi sunuluyor, birilerinin vah vah demesi, yazık olmuş demesini bekliyorlar.

Evet, düğmeye basıp ekranları açtığınızda karşınıza çıkan bu simsiyah Türkiye.

Ya dünyanın hali? Aslında Gazze yanıp dururken, siyonizm soykırımı Lübnan’ı kuşatmışken bizim Türkiye’yi gündem yapmamız ayıp olarak bize yeter de artar bile. Ama şu var ki, karanlık olarak birbirine benzediği için bugün gündemimize aldık.

Türkiye simsiyahken dünya da kapkaranlık bir durumda.

Hatta şu günlerde toplantı üstüne toplantı yapan başta İslam ülkelerinin yayınladığı kalleş ve korkak sonuç bildirileri karanlığı daha da zifiri karanlık hale getirmektedir.

Ama biz bütün bunlara rağmen Rabbimizden umudumuzu hiç kesmedik vesselam.