Ulema ve İslami Uyanış
Kutlu Doğum etkinliklerinin en yoğun olduğu son haftada nasıl olduysa birden İran ziyareti çıktı. Bingöl`deki etkinlikten hemen sonra kısaca “Ulema ve İslami Uyanış” başlığı altında düzenlenen program için üç günlüğüne Tahran`a gittik. Bu müddet içerisinde Türkiye ile tam bir kopukluk yaşadık. Batman`daki etkinlik nasıl geçti. Diğer yerlerde neler olupbitti. Hiçbir haber alamadan gözümüz arkada çekip gitmiştik. Hatta Diyarbakır`ın yankılarını bile tam olarak aldığımızı söyleyemeyiz.
Fakat şunu belirtmeliyim ki İran İslam Cumhuriyetinde gerçekleşen Ulema ve İslami Uyanış toplantısı tahminimizin ve beklentilerimizin çok ötesinde oldu. Yetmişe yakın ülkeden yedi yüz elliden fazla âlim, mütefekkir ve hareket adamı katıldı. Bu kadar insanla üç gün bir arada olmak, onları dinlemek, onlarla sıcak ilişki kurmak her zaman yakalanacak bir fırsat değildir.
Konuyla ilgili daha geniş ve sakince bir değerlendirmeyi başka bir zamana bırakıyorum fakat bu toplantının ciddiyetini anlatabilmek adına birkaç noktayı aktarmadan edemeyeceğim.
Her bir davetliyi saygın bir şekilde hava alanından alıp kalacakları otele götürmeleri işin ciddiyetini gösteriyordu. Bu arada beni karşılayan görevlinin aynı zamanda Doğruhaber`deki yazılarımı Farsça`ya çeviren kişi olduğunu öğrenince doğrusu birden şaşırdım.
Dr. Ali Ekber Velayeti`nin başkanlığında düzenli bir şekilde yürütülen Ulema ve İslami Uyanış etkinliğinin açılışını İran İslam Cumhuriyeti Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hameney yaptı. Konuşmasını özenle hazırlamıştı, geçiştirilen basit bir protokol konuşması değildi, önemli bir bölümünü yazıya dökmüştü. Kendisiyle birlikte epeyce bir Ayetullah ve Bakan da gelmişti.
Az kalsın unutuyordum, bu etkinliğin hem açılışında hem kapanışında okunan Kur`an-ı Kerim, şahsen benim için her şeye değerdi, sadece onu dinlemek için gitmiş olsam yeterdi.
Toplantının birçok oturumunu yöneten ve yönlendiren Ayetullah Ka`bî ve İbrahim Caferi`nin hem ulema nezdinde, hem de İran genelindeki ağırlığı kendini iyice hissettiriyordu.
Katılımcılara ve konuşmacılara gelince, önceden tespit edilmiş, onlar da aynı şekilde genel olarak yazılı şekilde hazırlanmışlar. Direniş cephelerinin bu etkin âlimleri ve hareket adamları, “Rasûllerin Varisleri” sıfatının içini dolduruyorlardı, zaten konu olarak da bunun etrafında dolaşıyorlardı. Adını çok az duyduğumuz veya hiç beklemediğimiz ülkelerden katılanlar vardı.
Kapanış konuşmasını Cumhurbaşkanı Ahmedi Nejat yaptı, o da çok ciddi bir şekilde hazırlanmıştı. Tahmin edeceğiniz gibi bu etkinliğe ayrı bir heyecan kattı. Ondan önce de Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi bir konuşma yaptı.
Bize gelince, oradaki âlim ve hareket adamlarının önemli bir kısmıyla bire bir tanışmaya çalıştık. Maalesef böylesine önemli geçeceğini tahmin edemediğimiz için hazırlıksız gitmiştik, yanımızda çok az doküman vardı. Allah`tan ki Abdüssamed Yalçın hocamız biraz daha tedarikliymiş, getirdiği dokümanlar iyi işe yaradı. Kendim okuyayım diye yanımda götürdüğüm bir tek Doğruhaber gazetemiz, Diyarbakır`ın ihtişamını gösteren son sayısı görenleri hayrete düşürdü, çoğu inanamadı. Keşke en azından katılımcıları her birine bir gazete verebilseydik diye hayıflandık, internet adreslerimizi verdik ama bizzat ellerine tutuşturacağımız gazetemiz bam başka olurdu, neyse kulağımıza küpe olsun.
Sadece kendimizi anlatma konusunda yoğunlaşmamız haksızlık olur. Elhamdülillah her âlimden, her bir hareket adamından bizler de sevindirici haberler aldık, onların faaliyetlerini duydukça bizler de gözlerimizi fal taşı gibi açtık.
Neyse, biz gelelim Türkiye`ye, biz gelelim İstanbul Kazlıçeşme`ye. Yani gelelim derken gerçekten gelelim haa, sakın ihmal etmeyelim. Bu arada herkesin İstanbul`da sayısız dostu ve akrabası var, onları şimdiden uyaralım, Kazlıçeşme`de buluşmak üzere şimdiden sözleşelim. Özgürlük ve Rahmet Peygamberinden İstanbul`a neler yansıtabileceğimizi gösterelim.