“Sızlayan Kemikler” siyasetin sopası mı?
“Rahmetlinin kemiklerini sızlatmak” tabirini sadece siyasette değil günlük hayatımızda da çokça kullanırız. Genellikle iyi birisi olarak bilinen ve bu dünyadan ayrılan insanların geride bıraktıkları hayırsız evlatları için kullanırız, özellikle kötü işler yaptıklarında.
Farkındaysanız şu seçim esnasında çokça duyduğumuz ölçülerden ve rakiplerine vurdukları sopalardan biri de “babasının veya vefat etmiş eski başkanının kemiklerini sızlatıyor” sözüdür.
Peki, bu doğru bir ölçü müdür ve her zaman her yerde geçerli midir? Oğullar babalarından farklı düşünemezler mi?
Daha da önemlisi; ya rahmetli yanlış düşünen birisiyse, yanlış düşünceyle ölüp gitmişse? Oğlu veya halefi ayrı bir yola girerse bu durumda kimin kemikleri sızlar acaba?
Peki, bu sözün doğru olduğu yerler yok mudur? Elbette vardır, her şeyden önce vefat etmiş babanın yüzde yüz doğru yolda olduğu bilinmelidir ki onun yerine geçenler başka yola saptığında “rahmetlinin kemiklerini sızlatıyorsun” suçlamasını hak ediyor olsun.
Bir başka husus; eğer oğul veya halefinin tek sermayesi babasının adı ve soyadı ise, ancak bununla varlığını ispat ediyorsa, böyle bir durumda herhangi bir menfaatten dolayı babasının çizgisinden sapma gösterirse işte bu durumda babasının kemiklerini sızlatmakla suçlanabilir.
Demek istiyorum ki “rahmetlinin kemikleri”ni sopa olarak kullanmak ve bununla oğullarını dövmeye kalkışmak hiç de sağlam bir iş değil, elinizde ufalanıp kalır.
Şu bizim cenahın zavallılarına bir bakar mısınız, Kılıçdaroğlu’nu CHP’yi Atatürk’ün kemikleriyle dövmeye çalışıyorlar. Adam akıllı, daha hiç Atatürk ilkelerinden bahsettiğini duymadım, çok iyi biliyor ki bunun halkta hiçbir karşılığı yok.
Sol cenah da aynı şekilde Ecevit’in kemikleriyle Demokratik Sol Partiyi, Baykal’ın kemikleriyle kızını dövmeye çalışıyor.
Rahmetli Erbakan hocanın kemikleriyle Saadeti dövme meselesi de bu anlamda ele alınmalıdır diye düşünüyorum, müsait bir zamanda temas ederiz inşaallah.
Bir daha hatırlatalım, sızlayan kemikler hiç de iyi bir sopa değildir, ona güvenerek kavgaya girmeyin.