Allah’ım, bizler zavallı kullarız, Sen ise...
Tecelli eden şey işte budur; bizler zavallı ve aciz kullarız, Sen ise yüceler yücesi, azamet ve kudret sahibi, her şeye gücü yetensin.
Bizler için kullandığım zavallı kelimesinin kelime anlamı tam da budur; zevallı, zeval bulan, zeval bulacak olan, yani eninde sonunda bir gün yok olacak olan. Bu anlamda zevali olmayacak olan sadece Allah Azimüşşan’dır.
Belki evde en çok dile getirdiğimiz korkulardan birisi buydu;
“Allah korusun, böylesine dondurucu soğuk günlerde ya bir de deprem olsa ne yaparız. Depremde ölmemiş olsak bile dışarda nerede kalır, ne edebiliriz?”
Bu düşünce soğuk günlerde sıkça aklımıza gelirdi.
Maalesef bugün gerçekleşmiş bulunuyor. Yaklaşık sekiz saat arayla görülmemiş bir şekilde iki büyük deprem, artçılar hariç.
Ve şiddetli bir soğuk, göçükten sağ kurtulanları beklediği gibi çalışanların da elini ayağını bağlıyor bu soğuk. Hatta bir şeyler yapmak için yola çıkanların yolunu kesiyor.
Bu yaşımıza kadar hiçbir zaman depremin merkezinde bulunmadım, bildiğim kadarıyla Kayseri deprem bölgesi değil. Fakat hem birincisinde hem ikincisinde öylesine sarsıldık ki, acziyetimizi ancak bu kadar anlayabilir ve itiraf edebilirdik. O anda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.
Birden aklımıza geldi, depremin merkezi neresiydi, Allah korusun çok şiddetli olmalıydı bu deprem.
Ve korktuğumuz doğruydu, deprem 7,7 ve Kahramanmaraş merkezliydi. Daha da acı olan, çok büyük bir alana yayılmıştı.
Neyse, izleyip durduğunuz şeyleri size tekrar etmek niyetinde değilim. Kendi acizliğimi itiraf ediyorum. Daha hâlâ gözümü avizeden ayıramıyorum, zannedersem hepimizin deprem ölçeği sallanan avizelerdir.
Rabbim öncelikle vefât edenlere rahmet eylesin ki içlerinde bizzat tanıdığımız kardeşlerimiz, tanıdıklarımızın yakınları var. Rabbim yaralılara da şifalar lütfeylesin, göçük altında kalanlara salimen kurtulmayı nasip eylesin.
Sonra, geri kalanlarımıza da yapmamız gereken neyse onu yapmayı ve böylece bu imtihanı kazanmayı lütfeylesin!