Saldırının muhatabı özellikle Türkiye Devletidir
Böyle olunca söz konusu saldırıya öncelikle devlet karşılık vermelidir.
İnsanımız İsveç’te Kur’an’a yapılan söz konusu saldırı karşısında bir anlamda ayağa kalkmış, belki bir kısmımız tatmin olmasa da susmamış, elinden geleni yapmış, yapmaya da devam edecek görünüyor.
Zaten Batıda adet haline gelen bu saldırılara insanımız her zaman Müslüman bireyler olarak, dernekler ve vakıflar olarak sesini yükseltmiştir.
Fakat İsveç’te vuku bulan Kur’an yakma şerefsizliği bu defa değişik bir önem arz etmektedir. Saldırı İslam’a ve Müslümanların tamamına yönelik olsa da asıl muhatap Türkiye Devleti’dir. Saldırı Türkiye temsilciğinin yakınında ve özellikle Türkiye Devleti ve yönetimi muhatap alınarak yapılmıştır.
Bu saldırının diğerlerinden daha da önemli bir farkı; bizzat İsveç devletinin müsaadesi ve koruması altında gerçekleşmiş olmasıdır. Yani sadece İslam düşmanı bir takım azgın kişilerin saldırısından çok ötedir.
Elbette bütün Müslümanlar tepkilerini dile getirecekler, hatta bütün dünya Müslümanlarının tepkileri beklenmektedir. Fakat söylediğimiz gibi asıl gözüne baktığımız Türkiye Devleti’dir. Gördüğümüz kadarıyla bütün yetkililer sözlü ve yazılı olarak bu saldırganlığı kınamışlardır.
Peki, insanımızın devletten asıl beklentisi nedir? Hepimizin aklına ilk gelen İsveç’in NATO’ya alınmasını reddetmektir. Daha sonra da gerek devlet olarak, gerek bireyler olarak bir takım ticari boykotlar başlatılmasıdır.
Gösterilmesini istediğimiz şu NATO tepkisi üzerinde biraz iyi düşünsek diyorum.
Tamam, NATO, İsveç ve Finlandiya için Rusya tehdidi karşısında hayati bir mesele olabilir. Fakat unutmayalım ki böyle bir zıtlaşma karşısında NATO, Türkiye’yi bünyesinden atmayı göze alarak İsveç ve Finlandiya’yı alabilir.
Veya bir gün gelir NATO bizim için önemini kaybedebilir, bugüne kadar hiçbir beklentimize cevap vermediği için kendimiz ayrılmak durumunda kalabiliriz. Kaldı ki NATO’nun diğer üyeleri hem İslam düşmanlığı hem Türkiye düşmanlığı konusunda İsveç ve Finlandiya’yı hiç aratmadığı gibi onlar gibi sadece piyon ülke olmaktan da ibaret değildirler.
Yani demek istediğimiz odur ki, elimizde olduğuna inandığımız NATO kozu öyle sağlam bir koz değildir.
Durum böyle olunca İsveç’i, NATO’ya almama kozumuzun dışında başka seçeneklerimiz olmalıdır. İlk etapta bütün Müslümanlardan özür diletmek gibi hem Türkiye insanının hem de bütün Müslümanların yüreğine su serpecek yaptırımlar olmalıdır.
Türkiye Devleti kendisine yakışan, kendisine denk düşen bir karşılık vermelidir.
Batman, her konuda olduğu gibi Kur'an'a sahip çıkma konusunda da en önde olduğunu bir daha göstermiştir. Selam olsun Güzel Batman'a!