• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Zannedersem Türkiye’de siyaset hiçbir zaman bu kadar belirsiz ve kaygan olmamıştır.

Biraz yakından baktığınızda bunun sebebinin siyasilerin ve özellikle liderlerin egolarından kaynaklandığını rahatlıkla görebilirsiniz. Durum böyle olunca her an her şey olabilir, hem de beklenmedik her şey.

Hangisinden başlayalım?

 

Hayallerine ulaşabilmeleri için Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener için bu seçim son şanslarıdır, dört sene sonra sağlık durumları ve yaşları itibariyle bu şansı kesinlikle kaybedeceklerdir.

Meral Akşener ne edip bu seçimde Türkiye’nin ikinci adamı olmak için her şeyi yapacaktır, kendi tabiriyle başbakan olmak için. Bunun bir başka anlamı Cumhurbaşkanı birinci yardımcılığı. Duyumlarımıza Ahlatlı’da Kılıçdaroğlu ile baş başa yaptığı görüşmede bunu dayatmıştır; yani masadaki öteki liderlerin her birinin cumhurbaşkanı yardımcılığını reddedip onlara sadece bakanlık verilmesini, tek cumhurbaşkanlığı yardımcılığının kendisine verilmesi şartıyla Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabulleneceğini söylemiştir, bu durumda öteki liderlere bunu kabul ettirmek CHP’ye düşecek.

Meral Akşener bunu yaptıramazsa Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı için ikinci bir yolu deneyecek ki zannedersem bu daha büyük bir ihtimal; Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması kendisinin de tek Cumhurbaşkanı yardımcısı.

Kısacası Meral Akşener’in bundan sonraki bir dört yılı daha bekleyeceğini hiç zannetmiyorum. Eğer partisinde bir takım dağılmaların olmayacağını bilse Reisin yardımcılığını bile düşünebileceğini söyleyebilirim. Çünkü 2023 onun son şansıdır.

 

Kılıçdaroğlu için de bu seçimin son bir şans olduğunu söylemeye gerek yok, hepimiz izliyoruz.

 

Gelelim Ahmet Davudoğlu’nun egosuna. Başbakan olduğunda yakınlarına “Artık Reis dönemi bitmiştir, Hoca dönemi başlamıştır” diyerek Reisin çevresine yönelik bir takım operasyonlara girişmesi onun bu egosunun çocukvâri bir şekilde ortaya çıkmasına sebep olmuş ve orada kendi sonunu hazırlamıştır. Bilmem, altılı masa içinde bu egosunu ne kadar tatmin edebilecek, diğer egocular buna ne kadar fırsat verecek.

 

Ali Babacan’a gelince, anladığımız kadarıyla şu günlerde gündemin birinci tartışma konusu olan söylemleri bilinçli bir söylemdir yani hata veya gaza gelerek söylenmiş şeyler değildir. Hesaplarını kapatılması muhtemel olan HDP tabanı üzerine yapmaktadır, bu partili siyasilerin Deva listelerinden girmesinin hesaplarını yapmaktadır. İHA’ların SİHA’ların aleyhinde konuşurken, Türklük ve Kürtlük üzerine görüşlerini açıklarken zaten ulusalcı ve muhafazakâr çevrelere oynamadığını, onun yerine başta HDP tabanı olmak üzere Kürtlere oynadığını görüyoruz. Babacan biliyor ki bu seçimde Kürtler terazinin hangi kefesine yönelirse orası ağır basacak.