PKK veya Kürd Solunun İslamla İmtihanı
Kürd solundan önce birkaç cümleyle de olsa Türk soluna değinmekte fayda var. Aslında şu son İmralı sürecinin gerçek kaybedeni Türk Solu olmuştur, istikbalini Kemalizm`de gören ve onun paçasına sarılan ve bundan dolayı da bir daha iflah olmayan Türk Solu.
Türk Solunun öyle bir özelliği vardır ki belki halkı Müslüman olan ülkeler içerisinde İslam`a en soğuk, İslam`a en şiddetli ve amansız düşman olan sol Türk Soludur. Zaten Kemalizm`le de bu yönüyle örtüştüğü için beraber olmuştur. Öyle ya, dünyanın hiçbir yerinde sol, böylesine devletçi ve faşist bir zihniyetle iç içe girmemiş ve bundan dolayı dünya standartlarına göre Türk Solu hiçbir zaman sol olamamıştır.
Ve bu İslam düşmanlığından dolayı halka da inememiştir.
Daha önce de temas ettiğim gibi halkı Müslüman olan ülkelerdeki sol hareketler büyük oranda Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte İslam`a yönelmişler ve İslami hareketler içinde aktif yer almışlardır. Türk Solu hariç.
Neyse, gelelim Kürd Soluna…
Özellikle Kemalist projeyle Türkiye`nin dinsizleştirilmesinden, laikleştirilmesinden bu ülkede en az zayiatla çıkanlar, Kürtler olmuştur. Dolayısıyla Türk Soluyla Kürd Solunun İslam düşmanlığı aynı dozajda değildir.
Marksist Kürt yapılanmalar beslendiği kaynak itibariyle elbette ateisttir ve elbette dinin ve özellikle İslam`ın karşısındadır. Son otuz-kırk yıllık tarihi içerisinde bu düşmanlığını dindarlara bizzat fiilen göstermiştir.
Fakat her şeye rağmen Kürd Solu halka inebildiği için ve indiği zaman da İslam`la muhatap olduğu için önemli ölçüde tabandan İslam`a dönüşler olmuştur ve olmaktadır. Kürd Solunun bilinçli kesimi bütün dünyada dini afyon olarak ezberlediği gibi, özellikle Kürdlerin ezilmişliğini İslam`a yüklemişlerdir. Bununla da kalmayarak bölgedeki şuurlu İslami yapıları yok etmek için uğraş vermişlerdir.
Fakat bölgenin en müthiş gerçeğinin İslam olduğunu da asla inkâr edememiştir Kürd Solu. Üstelik bu İslam`ın sadece geleneksel bir İslam olmadığını, büyük oranda şuurlu yapılar olduğunu kabullenmek zorunda kalmıştır.
Ufku geniş olan ve bölgenin geleceğini uzun vadede düşünen herkes Kürd Solunun bir gün İslam`a teslim olacağını beklemektedir.
Kürd halkı böylesine İslam`a sevdalıyken Kürd Solunu İslam`dan uzak tutan şeyler nelerdir diye çok düşünmüşümdür. Çünkü Kürd Solu her zaman İslam ile burun buruna muhatap durumdadır, İslam`ın sıcak nefesini hep ensesinde hissedip durmaktadır.
Birincisi; İslam`a yöneldiği takdirde uluslararası desteği kaybetme korkusu vardır.
İkincisi; Türk Solunun ve sol liberallerin, laik kesimlerin her türlü desteğini kaybetmesi ihtimali…
Aysel Tuğluk, Radikal`e verdiği röportajda kendilerinin bölgede laikliğin koruyucusu ve radikal İslam`ın önleyicisi olduğunu belirterek endişesini dile getirmiştir.
Fakat hiçbir şeyden kaçış yoktur. Kürd solu ne tarafa dönerse dönsün hep İslam`la yüz yüze gelecektir.
Söylediğimiz gibi Kürd Solu; sadece Kürdlerin geleneksel dindarlığıyla değil, bugün Diyarbakır`da tek bir hane bırakmaksızın bizzat her bir eve ulaşabilen ve onları etkinlikler için meydana indiren disiplinli bir İslami yapıyla karşı karşıyadır. Yani İslam`la ciddi bir imtihan vermektedir. Artık bir tercih yapma durumundadır.
Ya Aysel Tuğluk`un işaret ettiği yoldan yürümeye devam edecek, bugüne kadar yaptığı gibi bütün üst düzey yöneticilerini ateistlerden oluşturmaya devam edecek, Kemalizm`in misyonunu bölgede üstlenmeyi sürdürecek…
Veyahut da yavaş yavaş İslam`a yönelecekler. Bunu nasıl yaparlar bilemem. Bir yandan Altan Tan`ların sayısını mı artırırlar, bir yandan açık alan Cumalarının çerçevesini mi genişletirler, son Nevruz`da olduğu gibi Abdullah Öcalan`ın İslami içerikli mektup ve mesajlarını mı artırırlar, bilemem.
İslam hiç kimsenin tekelinde değildir ve birilerinin İslam`a attıkları her adımdan bizler mutluluk duyarız.
Fakat şunu hatırlatmakta fayda görürüz: Pansuman ve göstermelik tedbirlerle bu işin kotarılacağını zannedenler çok kötü yanılacaklardır.