• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

İnsanlardan en çok, duyduğumuz dinlediğimiz şeylerden birisi mazeretlerdir. Başkaları bir yana bizim de en çok dillendirdiğimiz şeylerin başında mazeretlerimiz gelmektedir.

Yaptığımız hatalardan sonra mutlaka ortaya koyacağımız bir mazeretimiz vardır.

Kabullendiğimiz kötülüklerimizden mutlaka birilerine önemli bir pay ayırmadan edemeyiz.

Kötülüklerimizde en büyük payı içinde yaşadığımız çevreye, arkadaşlarımıza, ondan da önce ailemize yükleyiveririz.

İçki içen, uyuşturucu kullanan birisine niçin böyle yaptığını sorduğunuzda sıralayacağı mazeretleri hemen tahmin edebilirsiniz.

Hırsızlıktan yolsuzluğa, şiddetten katilliğe ne kadar suç işleyen varsa onları şöyle birazcık konuşturduğunuzda sizin önünüze ne kadar suçlu dikecekler ve sizi de kendilerine inandırdıklarını göreceksiniz.

İster amatörce olsun ister ustaca olsun insanların hatıratlarına, hayat hikâyelerine göz attığınızda şöyle bir bakınız, yaşanan olumsuzluklar, yapılan kötülükler mutlaka başka birilerine yüklenmeye çalışılır.

Daha da önemlisi, suçluların avukatlığını yapanlar olsun, suçluların psikolojilerini irdeleyenler olsun, göreceksiniz ki söz konusu bu suçluların hepsi de aslında tertemizmiş, anneleri, babaları, arkadaşları, toplumsal şartlar onları bu hale getirmiş.

İşin daha da acı olan tarafı, çoğumuz da bunları kabullenmeye hazır bekliyoruz.

Müslümanca bir hayat yaşamayanlarımızın da aynı şekilde mazeretleri hazırdır; bunun sebebi ya anneleri babalarıdır ya sokaklardır ya okullardır, toplumdur, çevredir, devlettir.

“Niçin namaz kılmıyorsun, niçin oruç tutmuyorsun, niçin Allah’ın emirlerini yerine getirmiyorsun? Niçin Allah’ın yasakladığı şu şu haramları işliyorsun?” diye sorduklarımızın hepsi de söz konusu mazeretleri ileri sürecekler, suçu başkalarına yükleyecekler.

Sözü kıyamet ve mahşer gününe getirmek istiyorum; Allah Teala bütün bu itirazları, mazeretleri ve özürleri asla kabul etmeyecektir.

Dikkat etmişseniz bu gerçeği dile getiren sayısız ayet-i kerime vardır Kitabımızda; o gün hiçbir mazeret hiçbir özür asla kabul edilmeyecektir hiç bir itiraz fayda vermeyecektir.

Hani bu dünyada cezadan kurtulmak, hapisten çıkmak için kendimizin veya avukatımızın verdiği dilekçeye “itiraz dilekçeniz kabul edilmemiştir” cevabını alırız ya işte orada da bize “itiraz dilekçeniz kabul edilmemiştir” denilecektir.

Birilerimiz diyecek ki “Ey Rabbim, biz büyüklerimize, liderlerimize itaat ettik, onlar da bizi alıp bu cehenneme getirdiler, ne olur onların azabını kat kat fazla ver” (33/67,68) diyecek ama itirazları kabul görmeyecek.

Ne namaz kılmayan bir anne babanın çocuğu olmanız ne tesettürün olmadığı bir ailenin ve çevrenin çocuğu olmanız ne İslam düşmanı okullarda okumak zorunda olmanız ne de kozmopolit bir toplumun ferdi olmanız sizi asla kurtarmayacaktır, “itiraz dilekçeniz kabul edilmemiştir” denilecek, unutmayınız.