Hepimiz biliyoruz ki bir gün Allah ile karşılaşacağız
Hem de adımızı bildiğimiz gibi biliyoruz ki bir gün mutlaka Allah Teâlâ ile karşılaşacağız. Bu bilgi bizim fıtratımıza nakşedilmiş, kodlanmıştır. Bakmayın bir kısım insanların bu konuyu tartıştıklarına, onlar akşam başlarını yastığa koyduklarında hep bu gerçekle burun buruna gelirler.
Bu konuda insanlar arasındaki fark, bu hakikati ne kadar gündemlerine aldıklarıdır.
Ne yazık ki bir gün Rabbimizle karşılaşacağımızı çoğu zaman aklımızdan çıkarırız, gündemimizden çıkarırız, hatırımıza çok az getiririz.
Ya bir cenazede hatırlarız yahut tanıdıklarımızdan birisinin geçirdiği bir kazada hatırlarız. Hem de öyle her kaza ve her cenazede de değil, bizi yakından ilgilendirenlerin cenazesinde, yakınlarımızın başına gelen kazada hatırlarız.
Bir de ne zaman hatırlarız Allah Teala'yı ve ölümü biliyor musunuz?
Bizzat kendimizin karşılaştığı ani tehlikelerde, otomobilimizin, uçağımızın atlattığı ciddi tehlikelerde.
Hani Allah Teala'nın Kur'an'da tekrar tekrar anlattığı aniden fırtınaya yakalanan gemidekilerin Allah Teala’yı ve ahireti hatırladığı gibi hatırlarız. Tehlike geçtikten sonra hemen unutuveririz, işin başka yönleriyle uğraşmaya başlarız.
Böyle mi olmalıydı, bu kadarcık mı olmalıydı insanoğlunun Allah'ı ve ahireti hatırlaması? Münafıkların ve mücrimlerin yaptığı gibi, ölümle burun buruna gelince mi hatırlanmalıydı Allah ve ahiret?
Resûlü Ekrem (s.a.v) Efendimiz ashabına önemli bir uyarı veya tavsiyede bulunacağı zaman “men kâne yü'min billahi veyevmil âhir - Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa- ..." diye sözüne başlamaktadır.
Müminler Allah'ı ve ahireti, günlük hayatın en önemli alanlarında hatırlarından çıkarmamalıdırlar.
Allah ve ahiret, alışveriş esnasında hatırlanmalıdır,
Terazinin başında hatırlanmalıdır, ölçerken ve tartarken hatırlanmalıdır.
Allah ve ahiret, başkalarının hakkında konuşulurken akıldan çıkarılmamalıdır.
Müminler hakkında rastgele hükümler verilirken, müminler pervasızca tekfir edilirken akıldan çıkarılmamalıdır.
Bundan da önemlisi, Allah'ın dini hakkında, haramları ve helalleri hakkında pervasızca hükümler verilirken,
Allah'ın bizi gördüğünü, bir gün mutlaka O’nun huzuruna varacağımızı o anda asla unutmamalıyız.
Allah'ın dinine savaş açıldığı, hakaretlerin yağdırıldığı, İslam saptırılırken sustuğumuz yerlerde, yani konuşulması gerekirken sustuğumuz yerlerde Allah hatırlanmalı, ölüm hatırlanmalı, ahiret hatırlanmalıdır.
Hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız meseleler hakkında cahilce ve cesurca yaptığımız konuşmalarımız esnasında Allah'ı ve ahireti hatırlamalıyız.
Gözümüzü açıp görmemiz gerektiği halde gözümüzü kapadığımız,
Gözümüzü yummamız gerektiği halde ısrarla görmeye çalıştığımız pozisyonlarda Allah'ı hatırlamalıyız, ölümü hatırlamalıyız.
Demek ki Allah Teala ve ölüm hayatın en aktif ve diri noktalarında hatırlanmalıdır, akıldan çıkarılmamalıdır.
Bir gün mutlaka Allah Teala'nın huzurunda toplanılacağı gerçeği, aktif hayatta unutulmamalıdır.
“Ve her kim Rabbiyle karşılaşacağına iman ediyorsa, salih amel işlesin ve ibadetinde O'na hiçbir şeyi ortak koşmasın."(Kehf 110)
Cumamız mübarek olsun.