“Bizim hoca sizin hocayı döver!”
Başka ülkeleri bilmem ama yaşadığımız ülkede hocaların dövüşleri Müslüman halkı adeta şekillendiriyor, görünen fotoğraf bu.
Ayrıca “Bizim hoca sizin hocayı döver” fotoğrafının arkasına şunları da yerleştirmeliyiz:
Birincisi; bu dövüşü her an bekleyen, bu dövüşü destekleyen, bununla övünen ve kendisini bununla tanımlayan, hararetle savunan taraftarları var.
Bunlar aynı zamanda dövüşü besleyenlerdir. Hocalarının başka hocalara yaptığı her hamlesini, her saldırısını alkışlayan, tempo tutan ve internet medyası üzerinden yaymayı bir tebliğ bir cihad görevi bilen ve ifa edenler var.
“Falan hocaya haddini bildirdi”,
“Falan hocayı susturdu”,
“Feşmekan hocanın sapkınlığını ortaya çıkardı” gibi sözler de
“Haydi vur, bitir işini, kim olduğunu göster…” gibi tezahürat anlamına gelmektedir.
Dövüşlerin değerlendirilmesi de yine internet medya üzerinden yapılıyor;
“Bizim hocanın şu kadar takipçisi var, şu kadar tıklayıcısı var, filan videosu medyayı salladı, şu kadar insan tarafından izlenmiştir…”
İkincisi; bu dövüşler söz konusu hocaların adeta varlık sebebi oluyor, bunun için varlar, bunun için yaşıyorlar, var olduklarını bu dövüşlerle ispat ediyorlar. Yani şahsiyetleri buram buram enaniyet, ego ve hırstan oluşuyor. Attıkları her golden sonra tribünlere koşan futbolcu gibiler. Taraftarlar ayağa kalktıkça bunlar da coşuyorlar, galeyana geliyorlar.
Gelelim “bizim hoca sizin hocayı döver” meselesinin esas ayağına.
Hepimizin şahit olduğu gibi bu işin asıl kazananı İslam Düşmanı Medyadır. Sadece reyting yapmakla kalmıyor, Müslümanları birbirlerine düşürmüş olmanın zevkinden de dört köşe oluyorlar.
Ne acıdır ki, dövüşün hastası olan hocalar da koşup soluğu İslam Düşmanı medyanın ekranlarında alıyorlar.
Galiba halkı Müslüman olan ülkelerin durumu da aynı olmalı ki İslam dünyasında din adına yaşanan tefrikalar hatta iç savaşlar bunu gösteriyor.
Diyorum ki, bir gün gelir de acaba;
“Bizim hoca sizin hocayı çok seviyor”
“Bizim hoca sizin hocayı sık sık ziyaret ediyor, sizin hoca da aynı şekilde bizim hocayla bir araya geliyor”
“Bizim hoca sizin hocaya danışmadan, onunla istişare etmeden fazla bir iş yapmıyor”
“Sizin hocayla bizim hoca beraber olmuş falan hocayı ziyaret etmişler”
“Sizin hoca geçen hafta bize geldi ve sohbeti o yaptı, çok güzel oldu”
“Müslümanların önemli bir meselesi olduğunda bizim hoca hemen sizin hocayla bir araya geliyor.”
Evet, bir gün gelir de bunları görebilir miyiz acaba? Göremezsek eğer daha çok çekeceğimiz vardır.
Unutmayalım, bizim bu beklentimiz sadece hocalarımızdan değil aynı zamanda hocalarımızın mensuplarındandır.