Hasretle beklediğimiz şey adalet ve dürüstlüktür
Her şeye katlanırız, başımıza gelecek bütün sıkıntılara katlanır, göğüs gereriz, yeter ki dürüst olun, yeter ki adil olun, gerisi hiç mi hiç önemli değil.
İyi bilin ki Müslüman dindar kimliğe sahip yöneticilerde insanların görmek istedikleri en büyük özellik adalet ve dürüstlüktür. Bunun dışındaki hiçbir şey yönetilen halkı zerre kadar ırgalamıyor, ilgilendirmiyor. Elbette böyle bir beklentiye sahip olmakta son derece haklıdırlar.
Belki bir zamanlar sıradan Müslümanlar hakkında değerlendirme yapılırken ibadetinden kıyafetine kadar başka şeyler de aranmış olabilir. Ama ne zaman ki dindarlar yetki sahibi olup yönetime geldiler, adalet ve dürüstlük aranan yegâne ölçü olmuştur.
Aslında sadece bugünün sorunu değildir bu, tarih boyunca hep böyle olmuştur.
Fakat bazen milletlerin hayatında öyle zenginlik, bolluk ve genişlik dönemleri olur ki, haksızlıklar, yolsuzluklar fazla dikkat çekmez, görmezlikten gelinebilir, üzeri örtülebilir, etkisi herkese dokunmadığı müddetçe isyan edilmez.
Ne zaman ki yokluk ve sıkıntılar geniş kitlelere dokunmaya başlar işte o zaman insanlar gözlerini doğrudan yöneticilere çevirirler. Hem sadece bugün yapmakta oldukları zulüm ve haksızlıkları değil daha önceden göz yumulan zulüm ve haksızlıkları da gündeme getirilir.
İslam dünyasında tam anlamıyla olmasa da hasbelkader yönetimde bulunan dindarlar bugün böyle bir imtihandan geçmektedirler.
Bu işin acı yönlerinden birisi, dünyada hiçbir ülke sadece Müslümanlardan oluşmamaktadır, az veya çok gayrimüslimler de bulunmaktadır. Veya kimliğinde İslam yazsa da İslam’dan uzak hayat yaşayan kitleler mevcuttur ve bu kitleler de yönetime taliptirler ve zaman zaman yönetime gelmektedirler.
Adaletten ve dürüstlükten uzak Müslüman kimlikli yöneticiler bu durumda sadece bireysel bir suç ve günah işlemekle kalmıyor Aziz İslam davasına halel getiriyor, diğer insanların “İşte İslam budur, işte Müslümanlar da bunlardır” demesine sebep oluyor, belki uzun bir dönem dindarların yönetimden uzak kalmalarına sebep oluyorlar.
Yetki sahibi Müslümanlar ne kadar büyük bir veballe karşı karşıya olduklarını iyi düşünmelidirler
Böylesi durumlarda Müslümanlardan üçüncü şahıslara görev düşmektedir, özellikle ilim adamlarına. Allah için yöneticileri uyarmalı, onları adalet ve dürüstlük çizgisine çekip getirmelidirler.