• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Müslümanlar olarak en büyük sorunlarımızdan birisi; samimi başladığımız halde samimi bitiremiyoruz, bu samimiyeti sürdüremiyoruz, sonuna kadar götüremiyoruz.

Samimiyet derken Allah’a karşı samimi ve ihlaslı olmayı kast ediyorum.

Gerek iman etmiş olmamızdan gerek Rabbimizin fıtratımıza kotlamış olmasından, sadece ve sadece Allah’ı razı etmek için bir adım atıyoruz, salih bir amelin, bir eylemin ucundan tutuyoruz, fakat nedense bu ihlas ve samimiyetimizi sonuna kadar götüremiyoruz. Bir noktadan sonra suyumuz bulanıyor, işin içine riya karışıyor veya ses getiren bu samimiyetimizi başka şeylere tahvil etmeye başlıyoruz.

İhlas ve samimiyetle yaptığımız bu eylemi Allah’ın biliyor ve görüyor olmasıyla yetinemiyoruz, istiyoruz ki birileri de görsün ve bilsin. Hatta öyle bir an geliyor ki sadece insanlar görsün ve bilsin yeter noktasına gelmişiz.

Başlangıçta sırf Allah’ı hoşnut etmek ve karşılığını O’ndan almak üzere bir güzellik yaptığımızda şeytan bizi durdurmuyor; “bunu insanlar bilmelidir, görmelidir, bir fırsatını bulduğunda bunu duyurmalısın, göstermelisin” diye dürtükleyip duruyor.

İş burada bitmiyor, yaptığımız güzelliğe paralel ismimiz parladıkça, günümüz tabiriyle puanlarımız arttıkça bu defa bu tanınmışlığımızı başka şeylere çevirme yolları açılıyor.

Halbuki ne güzel başlamıştık, sadece Rabbimizi hoşnut etmeye kilitlenmiştik, sonra nerelere savrulduk.

Peki, bunun çaresi; her yaptığımızı gizli yapmak, hiç kimseye duyurmamak, göstermemek mi?

Hayır, Rabbimiz iyilik yollarını gösterirken “sirran ve alâniyeten – açıktan ve gizliden” buyuruyor ya, birilerini teşvik etmek ve hatırlatmak için güzellikleri yerine göre açıktan da yapmamız gerekecek.

İşte mesele burada düğümleniyor yani hem açıktan yapmak hem de samimiyeti bozmamak, Allah’tan başkasının hoşnutluğuna oynamamak, ilave beklentilere yeltenmemek.

Etrafa bu gözle baktığımızda samimiyetle başladıkları halde bu samimiyeti sonuna kadar sürdürenlerin sayısı maalesef azdır.

Elbette bunun çaresi yarışa hiç katılmamak değil, hiç olmazsa tamamen savrulmamak, samimiyet payını ağırlıkta tutabilmektir.

Orucun hakkını vererek yaşayabilmemiz için şimdiden hazırlıklı olmamız adına bazı şeyleri söyleyelim dedim.

Çünkü oruç samimiyettir, samimiyetin ta kendisidir.