• DOLAR 34.524
  • EURO 36.138
  • ALTIN 3003.45
  • ...

Doksanlı yıllardan itibaren çokbilmişlerimiz, akıl danelerimiz hep böyle başlardı sözlerine; “Komünizm yıkıldıktan sonra, Sovyetler dağıldıktan sonra artık…”

Daha sonra da söyleyecekleri ne varsa hep bu şablon üzerine oturturlardı.

İtiraf edelim, ister istemez biz de kabullenirdik, fazla bir itirazımız olmazdı bu kurgulara.

Özellikle doğrudan bizi ilgilendiren ve tamamen de yalan olmayan bölümleri vardı bu masalın; Sovyetler dağılıp komünizm yıkıldıktan sonra NATO artık kendine düşman olarak yeşil rengi yani İslam’ı seçmişti.

Hatta İslam’ın düşman ilan edilmesi Sovyetlerin dağılmasıyla da kalmadı, ikiz kulelerin vurulması ve bir takım şiddet örgütlerinin eylemleriyle İslamofobi diye ilave bir İslam düşmanlığı da eklenmiş oldu.

 

Unuttuğumuz, göz ardı ettiğimiz bir şey vardı; Doğu - Batı arasındaki düşmanlığın kökeni Komünizmden çok öncelere dayanıyordu, Komünizmle birlikte sadece söz konusu düşmanlığın çizgileri yenilenmişti. Yani yaşadığımız dünyadaki en belirgin kutuplaşma aslında Doğu - Batı kutuplaşmasıydı.

Söz konusu bu Doğu - Batı kutuplaşmasının boyutları çoğu zaman dinleri ve ırkları bile aşmaktaydı. Mesela birçok defa dile getirdiğimiz gibi batıdan kopup gelen Haçlı seferlerine Doğu Hıristiyanları iştirak etmemişti. Ve Anadolu’da vuku bulan birçok savaşta ırklar da net bir şekilde ayrışmamıştı.

Nitekim bugün Rusya - Ukrayna bayrakları altında büyük bir savaşın eşiğine gelen toplumlar aynı dinin, aynı mezhebin ve hatta aynı ırkın mensuplarıdır.

 

Şimdi bakıyoruz birileri bu durumu izah ederken aslında Sovyetlerin ve komünizmin yıkılmamış olduğunu, despotluğun bir anlamda komünizm sayılması gerektiğini ve Putin eliyle bunun yeniden diriltilmeye çalışıldığını söylemektedirler.

Her ne olursa olsun söz konusu bu Doğu - Batı kutuplaşması, özellikle enerji savaşları olarak öne çıkacak bu çatışma batı dünyasında zirve yapmış durumdaki İslam Düşmanlığını unutturacak ve hiç olmazsa geri planlara itecektir. Yeter ki Müslümanlar bu savaşın kendilerine ait bir savaş olmadığını anlayarak tavırlarını ona göre ortaya koymuş olsunlar.

Müslümanların her seviyedeki liderlerine düşen en büyük görev Müslümanları korumak, kollamak ve sahiplenmektir.