Beleşçilik, Kolaycılık İçimize İşlemişse...
“Biliyor musun abi, gidişat iyi değil, yarının ne getireceğini bilemeyiz dedim, birazcık Dolar yaptırmıştım. Senin de bildiğin gibi ta on sekiz liraya kadar çıkmıştı, keşke o gün bozdursaymışım, ne bileyim daha da yükselir zannettim, güp diye birden on bir liraya düşüverdi...”
Gerisini dinlemedim, “keşke, keşke” diye sürdürüyordu konuşmasını, bir sürü rakamlar söylüyordu, bu işten kârlı çıkan bazı tanıdıklarının isimlerini veriyordu.
Aslında bugün piyangoya kumara, lotoya, totoya vuracaktım ama şöyle bir düşündüm de kolaycılık, beleşçilik bizim içimize işlemiş.
Mesele sadece söz konusu bu kumarlara bulaşma meselesi değil, mesele varıp oturduğu yerden kazanma, kılını kıpırdatmadan parasını artırma meselesine varıp dayanıyor.
Veya tamamen beleş olmasa bile çok kolay yollardan, azıcık bir uğraşla çok kazanma düşüncesi insanımızın içine işlemiş.
Böyle düşünen insanlara çalışmayı, düşünmeyi gerektiren ciddi projelerden söz ettiğinizde “o senin dediğin işler zor işler abi, biz o işlere gelemeyiz” diyerek kaçıveriyorlar. Onun yerine kendileri kısa ve kolay yoldan kazanma hayallerini anlatıyorlar, hikayelerinin sonunu da “ondan sonra gelsin paralar” geyiğiyle bağlıyorlar.
Biliyor musunuz, “kumar” kelimesi Kur’an’da “meysir” olarak geçer, kelime anlamı kolaydır, kolaycılıktır.
Şimdi iyi düşünelim, bir emeğin, bir üretimin karşılığı olmadan kolay yoldan elde etmeye çalıştığımız paralar kimlerin parasıdır? Öyle ya, bizim olmadığı kesin olan bu paralar mutlaka ve mutlaka birilerinin parası değil midir?
“Bir insan için sadece çalıştığının karşılığı vardır” (53/39) fermanı üzerinde iyi düşünelim. Acaba sadece çaldıklarımız, gasp ettiklerimiz, kumarla elde ettiklerimiz mi haramdır, acaba sadece onlardan ibaret midir bize ait olmayanlar?
Kumar değil, çalma değil, gasp değil ama içerisinde bize ait bir damla alın teri olmayan, birazcık olsun gayret ve çabamız olmayan, emek vermeden bu tür okus fokus yollarla cebimize giren paralar hakkında hiç düşündüğümüz oluyor mu?
Biliyorum bazılarımız bu konuda devleti ve yönetimi suçlayacak. Elbette devletin, yönetimin suçu vardır ve biz yeri geldiğinde yerden yere vurmasını biliriz. “Çekin şu köşe başlarındaki kumarcılarınızı!” ve benze başlıklarla çok şeyler söylemişizdir.
Ama şu beleşçiliğin, kolaycılığın ruhuna işlediği insanımızın hiç mi suçu yok? Müsaadenizle bunu da kabullenelim.