• DOLAR 34.6
  • EURO 36.674
  • ALTIN 2916.989
  • ...

Rabbim şehadetini kabul eylesin, kendisine merhametiyle muamele buyursun affıyla ve mağfiretiyle huzuruna alsın.

Allah Teala kendisine sunulan hiçbir güzel ameli zayi etmeyeceği gibi, kendi uğrunda feda edilen bir canın karşılığını da elbette fazlasıyla verecektir. O`nun bu değişmez kanununa hepimiz inanıyoruz.

Fakat Ubeydullah kardeşimizin şehadetiyle Rabbimiz insanları öylesine hakikatlere şahitlik ettirmiştir ki…

Bugün birilerine karanlık ve bulanık görünen birçok olay Ubeydullah`ın şehadetiyle netlik kazanmıştır.

Her şeyden önemlisi, sadece bugünümüzü değil, dünümüzü de aydınlatmıştır.

Başta batıda yaşayan Müslümanlar olmak üzere insanımızın önemli bir kısmı şunu dillendirip dururdu hep:

“Bu cemaat PKK ile çatışmaya girmemeliydi…”

Ubeydullah kardeşimizin şehadeti göstermiştir ki, sadece bugünkü çatışmaları değil, önceki çatışmaları da başlatan, cemaatin ısrarla uzak durmak istemesine rağmen en sonunda kendisini müdafaadan başka bütün yollarını tıkayan PKK`dir.

Geçmişte defalarca tekrar edip durdukları “Ya PKK`ya katılırsınız, ya buradan defolur gidersiniz ya da sizi öldürürüz.”dayatmasını şu anda Yüksekova`da ve kendilerini güçlü gördükleri yerlerde sürdürdüklerine, artık bilmeyenlerimiz de şahitlik etmektedir.

Güzergâhlarında bulunan Mustazaf Der`i taşlamak, yakmak, molotoflamak bu azgın güruhun haftalık ayinlerinin, batıl ibadetlerinin sanki olmazsa olmaz bir rüknü gibidir. Defalarca saldırmışlar, yakıp yıkmışlardır. Sadece Yüksekova`da değil, Adana, Mersin, Diyarbakır ve daha birçok yerde.

Bugün artık bütün bu olup bitenleri her tarafa duyuracak, örtülüp gitmesine veya çarpıtılmasına müsaade etmeyecek medyamız olsa da, biz bütün bu güzellikleri Rabbimizin bir lütfü ve ihsanı olduğuna inanıyoruz.

Bundan daha önemlisi nedir biliyor musunuz?

Sayısız sivil toplum kuruluşu ve İslami gurup ve cemaatler artık bu hakikati öğrendikleri gibi aynı zamanda bu konuda bizzat taraf olduklarını, zulme uğrayan bu camianın yanında yer aldıklarını bildirmişlerdir.

Gerek taziye kabul eden derneklerimizde, gerek bir hafta boyunca İstanbul`daki ziyaretlerimizde şahit olduğumuz sıcak atmosferden dolayı Rabbimize sonsuz şükürler ediyoruz.

Ve biz de buradan bildiriyoruz ki bu kardeşlerimizin İslam adına yapacakları her türlü çalışma ve etkinlilerinde kendileriyle birlikteyiz, çağrıldığımız an hemen yanlarındayız.

Bu arada hükümetin ve iktidar partisinin bütün bu olup bitenler karşısındaki tutumunu hayret ve dehşetle izliyoruz. Bugüne kadar bir tek açıklama yapmadılar, bir taziyede bulunmadılar, saldırganlar için ufacık bir şey söylemediler, gerçekten hayret edilecek bir şey!

Emniyet güçleri de olup bitenler ve sonraki gelişmeler hakkında bir şey söylemediği gibi saldırganlar hakkında bir şey yapılıp yapılmadığı konusunda suskunluğunu korumaktadır. Olaylar esnasındaki sessizliği ve suskunluğu gibi.

Onlar susmaya devam etsinler, onları yerine susmayan, konuşmaya devam eden birileri var: Yüksekova`daki azgın sürü. Onlar susmuyorlar, azgınlıklarını artırdıkça artırıyorlar. Oradaki Müslümanlara her gün tehdit yağdırıyorlar, Yüksekova`yı terk etmelerini istiyorlar, taziyeye gelenlere saldırıyorlar.

İyi düşünün. Eğer bölgede bir Müslüman, bir tek araba yaksaydı, bir vitrine taş atsaydı, bir lastik yakıp yol kesseydi, ölen kişi karşı taraftan biri olsaydı...

Bu durumda başlarına gelecekleri, hem de bu iktidar tarafından başlarına nelerin getirileceğini şöyle bir tahmin edin. Allah korusun dünyaları başlarına zindan edilmez miydi?

Fakat bütün bu olup bitenler Rabbimiz tarafından görülmektedir, bilinmektedir. İşte bizler de buna güveniyoruz. Elbette o ne eylerse her şeyi güzel eyleyecektir.