• DOLAR 34.592
  • EURO 36.278
  • ALTIN 2968.689
  • ...

Felâketlerden sonra akıl vermek, özellikle uzaklardan bilgelik taslamak yazıp çizmek hiç iyi karşılanmaz ama gel gör ki felâkete götüren sebepler ancak daha sonra net bir şekilde ortaya çıktığı için buna mecbur kalınır.

Siyasileri bir yana bırakalım, uzmanlar felâket öncesi yapılan hatalar üzerinde ittifak etmiş durumdalar. Bunların başında da dere yataklarına yerleşmek, ev yapmak, bina yapmak, mahalle kurmak, hatta kent kurmak geliyor. Yine dere yataklarına yerleşilmediği halde muhtemel bir akıntıyı engelleyecek şeyler yapmak...

Dikkat ederseniz imar, iskân ve yerleşim düzenlemeleri bireysel dikkat ve çabalarla değil ancak devlet tarafından yapılabilecek çalışmalardır.

Aslında insanımızın bulunduğu coğrafyaya verdiği “dere, boğaz, boğaziçi, çay” gibi isimler bile bizim için birer uyarıcıdır. Her ne kadar bugün için kurumuş olsa bile değil mi ki orası bir dere yatağı, mesele anlaşılmış olmalıdır, oradan uzak durulmalıdır.

Selden korunmanın kanunları, kuralları vardır. Suyun yatağından uzak durmanın yanı sıra çok ufak taşkınlarda bile sağlam temellere, yapışacak köklere, tutunacak dallara ihtiyaç vardır.

Belki biraz can sıkıcı gibi gelebilir ama müsaadenizle biraz başka sellerden, başka akıntılardan ve bunlara kendilerini kaptıranlardan bahsedelim.

Her ne kadar Karadeniz bölgesindeki gibi gürültü çıkarıp milleti ayağa kaldırıyor olmasa da tahribatı ondan hiç de geri kalmayan sellerle muhatap durumdayız.

Sonra unutmayalım ki fizik kanunlarıyla toplumsal kanunlar aynıdır.

Dolayısıyla söz konusu sellerden, akıntılardan, rüzgârlardan korunmanın kuralları da aynıdır.

Ahlaksızlıkların, sapkınlıkların, kozmopolit hayat tarzlarının akıntı noktalarından uzak durmak en önemli kuraldır.

Unutmayınız, derinlerde bir kökünüz yoksa tutunduğunuz sağlam bir dalınız yoksa çör çöp gibi suyun üzerinde sürüklenip gitmeye mahkûmsunuz.

Aslında insanını böylesi sellerden kurtarmak da öncelikle devletlerin görevidir.

Hatta devlet eğer şu an yaşadığımız sel felâketine karşı tedbir almazsa nihayetinde bir takım yerleşim yerlerini ve bazı canları kaybeder.

Fakat görünmeyen ve sessiz sellere karşı tedbirini almazsa tamamen kendisini kaybeder.

Bize düşense Şahsiyet Sahibi olmak, bir takım erdemlerle, insani ve manevi değerlerle donanmış olmaktır.

Bunlar sele kapılıp gitmemenin kanun ve kurallarıdır.