• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Aslında bu Din daha ilk gününde “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” komutuyla başlamış, hayatın bütün alanlarına, zamanın bütün dilimlerine Allah’ın adını nakşetmeyi hedeflemiştir.
Hira’da bu emri alan Peygamber Aleyhisselam’ın ne yaptığını öğrenmek istiyorsanız oradan indikten sonraki hayatını izleyin, göreceksiniz ki o andan itibaren vefat edinceye kadar insanlığın diline, kalbine Allah’ın adını silinmeyecek şekilde nakşetmiştir.

Zaten emredilen bütün ibadetlerin özü de Allah’ı zikretmek, Allah’ı anmak olmuştur.
İçinde bulunduğumuz şu zilhicce ayının ilk günlerinin en büyük özelliği nedir biliyor musunuz?
Allah Teala'nın adının yüceltilmesidir. Hem yaşadığımız mekânlarda, hem de Hac ibadetini yerine getirdiğimiz mekânlarda. Hac suresinin ilgili ayetlerine baktığınızda meselenin varıp Allah’ı zikretmeye dayandığını görürsünüz.

Gerçi Müslümanlar olarak bütün zamanlarda Rabbimizin adını yüceltmeye çalışırız, bununla mükellefiz, fakat içinde bulunduğumuz şu günlerin en bariz özelliği, Rabbimizin adını tekbirlerle, tehlillerle yüceltmektir.
Keseceğimiz kurbanlarla Rabbimizin ismini yücelteceğiz, Rabbimizin adını zikrederek, yüksek sesle tekbirler getirerek kurbanlarımızı keseceğiz.
Bu olayı daha iyi anlayabilmek için zıddından yaklaşalım;
Biliyorsunuz Kitabımızda haram olan hayvanlar sayılırken ‘Vemâ ühille liğayrillah-Allah'tan başkası adına kesilenler’ buyurulur. “Ühille” demek, sesin yükseltilmesi demektir. Yani haram olmasının sebebi, bir hayvanın kesimi esnasında Allah'tan başkasının adının, anılması, yüceltilmesi, yükseltilmesi olduğu içindir.

Küfür cephesinin Kurban düşmanlığının temelinde aslında bu gerçek yatmaktadır. Sadece dünkü müşrik Araplar değil, günümüz İslam düşmanlarının “Kurbana karşı” savaş açmalarının temelinde asla ve asla hayvanlara merhamet değil, Allah’ın bir emrinin yerine getiriliyor olması, O’nun adı anılarak boğazlanıyor olması, söz konusu bu hayvanların Allah’ın kullarına bir nimeti, bir ikramı olduğu gerçeğini inkar yatmaktadır.

Evet, şu anda müşerref olduğumuz Zilhicce ayının ilk on günü, ilk on gecesi bizim için Allah’ın zikrinin çokça ifa edildiği bir zaman dilimidir.
Arife günü sabah namazından başlayarak dördüncü gün ikindiye kadar her farzın sonunda yüksek sesle “Teşrik Tekbirlerimizle” Rabbimizin adını yüceltiriz.
Sabah evimizden çıkıp bayram namazına giderken yüksek sesle tekbirler getiririz.
Kılacağımız bayram namazının içi zaten tekbirlerle doludur.
Bayramı yaşarken Müslümanlar olarak işin bu yönünü asla unutmamalıyız, başka hiçbir şeyi bunun önüne geçirmemeliyiz.
Müminlerin ifa edeceği hac ibadetine gelince; dikkat ederseniz, ihrama girip "lebbeyk" diye başladığımız andan itibaren sonuna kadar haccın bütün unsurları Rabbimizin adını tekbir etmekten, tehlil etmekten, yüceltmekten ibarettir, işin özü budur.