• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

“Ey Mekkeliler!” diye seslendi adam.

O bir kabile reisiydi, Kâre kabilesinin reisi İbni Duğinne idi. Vakit akşamüzeriydi, geldi önce Kâbe’yi tavaf etti, daha sonra “Ey Mekkeliler” diye seslendi, bütün Kureyş uluları pür dikkat onu dinliyordu.

“Ebubekir gibi bir adam yurdundan çıkmaz ve çıkarılmaz. Siz; kimsenin bulup vermediğini veren, kazandırmadığını kazandıran, akrabayı gözeten, aciz ve düşkünlerin yükünü taşıyan, misafiri ağırlayan, musibet ve felaket zamanlarında halka yardımcı olan bir adamı mı yurdundan çıkarıyorsunuz? Bu Mekke’nin şerefini ihlal etmektir!" diyerek onlara çıkıştı ve Hz. Ebubekir'i himayesine aldığını ilan etti.

Hz. Ebubekir (ra) Rasûlullah’ın (sav) müsaadesiyle Habeşistan'a hicret için Mekke'den çıkmış, beş günlük mesafedeki Berkül Gımad denilen yerde bu adama rastlamıştı: "Ey Ebubekir, nereye gitmek istiyorsun, deyince Hz. Ebubekir: Beni, kavmim Mekke'den çıkmak zorunda bıraktı. Ben de yeryüzünde gezip Rabbime rahatça ibadet edeceğim bir yer bulurum elbet, dedi. Bunun üzerine İbni Dagınne buna razı olmadı, Hz. Ebubekir'i ikna edip Mekke'ye geri getirdi. Akşamleyin Ka'be'yi tavaf ettikten sonra orada toplu halde bulunan Kureyş'in ulularına böyle hitap etti, Hz. Ebubekir’i belirli bir müddet de olsa himayesine almıştı:

O günlerden bir başka sahne: Müşriklerin zulmünden dolayı Habeşistan'a hicret etmek için hazırlanan Amir b. Rebia'nın eşi Leyla anlatıyor: Biz Habeş ülkesine göç edeceğimiz sırada kocam bazı ihtiyaçlarımızı sağlamak üzere çarşıya gitmişti. O sırada Ömer b. Hattab beni deve üzerinde görünce yanıma doğru geldi ve durdu. Biz onun çok belasını ve işkencesini çekmiştik. Bize karşı çok şiddetli ve hiddetliydi. Bana dedi ki;

“Ey Abdullah'ın annesi! Bu, göç etmek için bir hazırlık galiba?”

 Ben de: Evet, vallahi artık işkenceye uğramayacağımız Allah'ın bir yerine çekip gideceğiz! Sen bizi işkenceden işkenceye uğrattın, perişan ettin! Belki Allah bize geniş bir nefes alacağımız bir yer ihsan eder, dedim. O da: Allah yardımcınız, yoldaşınız olsun, dedi. Onda o güne kadar görmediğim bir yumuşaklık ve yufka yüreklilik gördüm. Bizim böyle çıkıp gidişimize çok üzüldü, dönüp gitti. Kocam işini bitirip yanıma gelince;

“Biraz önce gelip de Ömer'in bize karşı gösterdiği yumuşaklığı ve üzgünlüğü bir göreydin, dedim. Kocam:

“Yoksa sen onun Müslüman olacağını mı umdun?” dedi. Ben, evet, deyince kocam:

Sen Hattab'ın eşeğinin Müslüman olduğunu görürsün de Ömer'in Müslüman olduğunu göremezsin, dedi. (İbni Ishak, İbni Hişam, M. A. Köksal)

Buyurun, yorum yapmak size ait.

Bu şekilde tamamı Allah’a güzelce kulluk yapabilmek niyetiyle olmasa da İslam ülkelerinden akın akın dışarıya, özellikle Batıya ilticalar beni çok üzüyor ve kara kara düşündürüyor.

Dün Afganistan’ı yazarken bunlar gözümün önüne geldi.

Ülkelerini terk edenlerin o ülkelere nelere mal olduğunu varsın ekonomistler, sosyologlar konuşa dursun. Fakat ben bu ülkelerin şereflerinden ve itibarlarından çok şey kaybettiğine inanıyorum.