Bir Muhtıra da sen versen ey Halkım!*
Diyorum ki, bir muhtıra da sen versen, bir bildiri de sen yayınlasan ey halkım!
Artık adına H- Bildiri mi derler, H- Muhtıra mı derler, varsın ne derlerse desinler.
Bak bir tek sen kaldın bildiri yayınlamayan, bir tek sen kaldın muhtıra vermeyen!
Üstelik yayınlanan bütün bu bildiriler, verilen bütün bu muhtıralar doğrudan seni hedef almışken, bilmem ki sen neyi beklersin, niçin susarsın ey halkım!
Susması gereken, uslu uslu senin verdiğin görevi yapması gereken bir avuç dinozor, canının istediği zaman sana ihtar çekiyor, sana muhtıra veriyor,
Bir işgal kuvvetleri edasıyla, bir sömürge valisi küstahlığıyla sana tahakküm etmek istiyor ey halkım!
Senin nasıl düşünmen gerektiğine dair, nasıl inanman gerektiğine dair ilkeler koyuyor,
Senin nasıl bir hayat sürmen gerektiğine dair, nasıl bir şekle bürünmen gerektiğine dair talimat üstüne talimat yağdırıyor ey halkım!
Ve bunu yıllardır yapıp duruyor, özellikle şu son zamanlarda hep yapıyor.
Şimdi sen, bütün bu olup bitenler karşısında hiç bir şey söylemeyecek misin ey halkım?
Yok mu senin bir ihtarın, bir uyarın, yok mu senin bir cevabın ey halkım?
"Ben dört senede bir seçimden seçime konuşurum" mu diyorsun?
Peki, başka bir bildiğin yok mu, başka bir hünerin yok mu ey halkım?
Dört senede bir sandığa gidip, içine bir kâğıt parçası atmaktan başka yapabileceğin hiç bir şey yok mu Allah aşkına?
"Bana böyle yapanları ben de sandığa gömerim" mi diyorsun?
Bu nasıl gömmek ey halkım? Bunlar hiç gömülmüşe benziyorlar mı?
Bak hepsi de orta yerdeler, hem de en yüksek yerdeler, hep onlar konuşuyor, hep onların sesi yüksek çıkıyor ve hep onların dediği oluyor!
Hatırla ey sevgili halkım!
Sandığa gömdüm dediklerin, böyle bir Mayıs ayı sonunda önce bir muhtıra vermişlerdi, senin seçtiklerini tutuklamışlardı, yargılamışlardı, senin Başbakanını ve bakanlarını idam etmişlerdi, meclisini kapatmışlardı ey halkım!
Sonra, sen onları bir daha sandığa gömdüğünü söylemiştin, onları sandığa gömmekle avunmuştun, öcünü aldığını sanmıştın!
Onlar yine sana muhtıra vermişlerdi, seni kapatmışlardı, senin tepende sana ilahlığa yeltenip durmuşlardı ey halkım!
Sakın, her defasında sandığa gömülen kendin olmayasın ey halkım?
Şu Sandığa Gömme işinden bir vazgeçsen diyorum ey halkım!
Bildiğin başka bir şey yok mu, iyi düşünsen ey halkım!
Sen de bir bildiri yayınlasan, sen de bir muhtıra çeksen diyorum.
Ne söyleyeceğine, ne zaman söyleyeceğine bizzat kendin karar versen diyorum ey halkım!
Ne demek istediğini çok net ve berrak bir şekilde anlatsan ey halkım!
Hiçbir tereddüde mahal bırakmasan, hiçbir yanlış anlaşılmaya fırsat vermesen,
Kitabın tam orta yerinden konuşsan diyorum ey halkım!
Osmanlı tokadı gibi şöyle okkalıca olsa, boylu boyunca uzatıversen yerlere diyorum ey halkım!
*(27 Nisan 2007 Muhtırasının ardından yazılmıştı)