• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Sadece dergileri değil İslami kitap dünyasını da büyük oranda ayakta tutan Kürtlerdi.

Birkaç yıl önce İslami Dergilerin serüveniyle ilgili bir oturumda bunu dile getirmiştim, şu son günlerde de kendi aramızdaki bir hasbihalde yine gündemimiz oldu.

Ben bu gerçeğe iki taraftan da şahitlik edenlerdenim. Dergiciliğin zirve yaptığı o yıllarda her ne kadar müstakil olarak bir dergi çıkarmasam da bir kısmında yazıyordum, daha da önemlisi söz konusu dergilerin merkezlerine uğruyor, yazarlarıyla görüşüyor, hepsiyle yakından ilgileniyordum. Yani okuyucuların büyük bir kısmının Müslüman Kürt gençler olduğuna merkezden şahitlik ediyordum.

İkinci bir şahitliğim ise, iki binli yılların başından itibaren İslami Dergiciliği ayakta tutanların Kürtler olduğuna bizzat evlerinden, kütüphanelerinden şahitlik ettim.

İstanbul’da yayınlanan İslami dergilerin arşivleri vardı her birinin evinde, hem de ayırım yapmadan çoğunu almışlar, bir kısmını elden geçirirken “Allah için destek olmuştuk hocam” demişlerdi.

Bazı kardeşler bunu söylerken buruk bir tebessümle; “Evet, Allah rızası için abone olduk, ne kadar kişiyi de abone yapmıştık… Amma onlar bunu hiç bilmediler, sonra hep bizim aleyhimizde yazıp çizdiler, aleyhimizde haberler yaptılar…” dediler, ilgili bazı sayılarını açıp gösterdiler.

Geçmişteki bazı yaraları açmak değil niyetim. Ama şunu çok iyi biliyorum ki, küstürülen Müslüman Kürt gençlerden dolayı İslami Dergicilik, İslami yayıncılık çok şey kaybetmiştir. İsim vermiyorum ama yakinen bildiğim nice dergi bundan dolayı ya kapanmıştır ya da bir avuç okuyucusuyla yayınını sürdürmek zorunda kalmıştır.

Evet, medyanın merkezi İstanbul olabilir, yazanlar çizenler, haber yapanlar camlı köşklerinden bu işi kotarıyor olabilirler. Fakat bu işi İslam adına yürütme iddiasında iseler şunu unutmasınlar, oturdukları yerden Şırnak’ı göremiyorlarsa, Diyarbakır’ı göremiyorlarsa, Batman’ın sesini duymuyor ve duyurmuyorlarsa bu iş güdük kalacaktır, topal kalacaktır.

Okuyucularımızın yabancısı değildir, aynı şeyleri Türkiye’nin Ankara’dan idare edildiğini zanneden siyasilere de usanacakları kadar tekrar edip duruyoruz.