• DOLAR 34.611
  • EURO 36.634
  • ALTIN 2938.883
  • ...

 Türkiye kirli ve bunaltıcı bir gündemin içine girmiş bulunmaktadır. Cumhuriyet kutlamalarıyla başlayan bu can sıkıcı gündem 10 Kasım`ın da eklenmesiyle birkaç hafta daha süreceğe benziyor.

Elhamdülillah bu işin içinde biz yokuz, hiçbir tarafta yer almıyoruz. Sadece esef ve üzüntüyle izliyoruz olup bitenleri.

Bu yıl daha önce hiç görülmeyen ilkler yaşandı diye manşet atanlar, kutlamalara ve resepsiyonlara örtülü eşleriyle birlikte katılan yöneticilerin fotoğraflarını verenlerin bir kısmı bunu rejim için bir kayıp, bazıları da bir kazanç olarak sundular.

Şurası bilinmelidir ki, Cumhuriyete başörtüsü giydirenler bu rejimi asla Müslümanlaştıramayacaklardır.

Bir yandan bu resimleri sunarak, bir yandan da “Zaten bu Cumhuriyet âlimlerle, dualarla, hatimlerle açılmıştı…” düşüncesini öne çıkaranlar da her şeye rağmen bu rejimi Müslümanlara benimsetemeyeceklerdir.

Cumhuriyet kutlamaları dolayısıyla İstanbul boğazını havai fişeklerle beş on dakikalığına parıldatan İstanbul Belediyesi ve arkasındaki yönetim, bu rejimin asıl sahipleri olan Beyaz Türklere ve dinozorlara asla yaranamayacaklardır.

Bu arada Cumhuriyet Bayramını ve on Kasım`ı bahane ederek alternatif kutlama bahanesiyle büyük halk hareketleri başlatacağını zannedenler, bu hareketlerini kozmopolitliğiyle öne çıkmış birkaç şehrin dışına asla taşıyamayacaklardır.

 

Kirli ve can sıkıcı gündemin diğer ucuna gelince…

Açlık grevleri ve ölüm oruçları ülke gündeminin diğer önemli bir maddesi.

Dünyada açlık grevleri, ölüm oruçları genellikle sivil itaatsizlik başlığı altında yapılan eylemlerdir ve şartlarına uyulduğu ve tam yerinde yapıldığı takdirde netice alınan eylemlerdir.

Çünkü şiddet içermediği için, başkalarına zarar vermeyen masumane bir yönü olduğundan ve özellikle sonunda insan hayatı söz konusu olduğu için başta yöneticiler olmak üzere kitlelerin duygularına hitap etmektedir ve çoğu zaman hedefine ulaşmaktadır.

Fakat şu anda yapılmakta olan açlık grevlerine, ölüm oruçlarına dikkat çekmek için hayatı durdurma, kepenk kapatma dayatmaları tamamen zorbalığa, vahşete dayanmaktadır.

 

Peygamber Sevdası adına meydanları dolduran yüz binlerce insanın şimdi bâtıl bir hiç uğruna meydanlara indirilmesinin arkasındaki zorbalığı göremeyenler, bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu görüp de görmezden gelenler kaybedeceklerdir.

Kitlelerin yüzlerindeki öfkelerini ve tedirginliklerini okuyamayanlar, çapulcu sürülerinin şerrinden çekindikleri için kepenklerini indirdiklerini, kontaklarını kapattıklarını anlayamayanlar en kısa zamanda kendi hazin sonlarını seyredeceklerdir.

Çapulcu zorbaları esnafın üzerine üzerine salan basiretsiz siyasiler ve yöneticiler kesinlikle kaybedeceklerdir.

Kendilerinden olmayan kişilerin işyerlerini işgal sürüleri gibi yakıp yağmalayanlar ve özellikle yağmalatanlar asla iflah olmayacaklardır.

Kontaklarını kapatmaları için eşkıya sürülerini otobüslere, minibüslere, otomobillere saldırtan, kırıp parçalatan basiretsizler çok kısa bir zaman sonra kaybedeceklerdir.

Esnafın zaten normal zamanlarda bile nasıl güç durumda olduğunu göremeyenler, çarşıların pazarların kilitlenmesiyle bu işin sonunun nerelere varacağını hesap edemeyenler bunun bedelini en kısa zamanda ödeyeceklerdir.

Halkın çatılan kaşlarını, nefret dolu bakışlarını göremeyenler hiç şüpheniz olmasın ki en kısa zamanda kaybedeceklerdir.

Öfkeyle sıkılan dişlerinin gıcırtısını duymayanlar, sonlarının geldiğini anlayacaklar fakat iş işten geçmiş olacak.

İnsanların kendilerine burunlarından soluduğunun farkına varmayanlar, bunun faturasını bir gün çok ağır şekilde ödeyeceklerdir.