Keskin Siyaset ve İdeolojik Dil

Yakınım hocahanım geçmekte olan bayanları göstererek “Bunlar benim sohbet ekibimden, birlikte Kur’an okuyoruz, Kelime Meali yapıyoruz, biraz da namaz ve benzer konuları işliyoruz” dedi. Şaşırdım çünkü hiç birinin örtüsü yoktu. Benim hayret ettiğimin farkına vardı ve “Hepsi de Kemalist bunlar” dedi. Siyasi ve ideolojik konulara hiç girmediğini söyledi.

Benzer örneklerine çok rastladım. Oturdukları binada birlikte Kur’an sohbeti yapan ve diğer konulara girmeyen bayan kardeşler biliyorum.

Yine aynı şekilde birlikte çalıştıkları mesai arkadaşlarına Kur’an ve ilmihal dersleri veren fakat siyasi ve ideolojik konulara girmeyen, sebebini sorduğumda aksi takdirde sohbete katılmayacaklarını söyleyen arkadaşlarımız var.

Bir şey daha biliyorum. Çevremizdeki bir takım insanlar üzerinde niçin etkin olamadığımızı, hiç olmazsa niçin namaza başlatamadığımızı, bunca zaman bizi izleyip durdukları ve bizden bir kötülük ve yanlışlık görmedikleri halde niçin Müslümanca bir hayata yaklaşmadıklarını düşündüğümde, bunun sebebini ideolojik ve siyasal kimliğimizin hep ön planda oluşuna bağladım. Özellikle onların da bir ideolojisi ve siyasal kimliği varsa.

İnsanlar siyasi ve idelolojik düşüncelerinde mağlubiyeti kolay kolay kabullenemezler.

İslam davetinin bazı durumlarda düğümlenip kaldığı noktalardan birisinin bu şekilde keskin bir siyasi dilin ve ideolojik düşüncenin ön plana çıkması olduğunu tecrübe ettim.

Bunun aşılması gerekir. Taziyelerde yapmaya çalıştığım sohbetlerde farkında olmadan bu anlamda bazı kazanımlar elde ettiğimin farkına vardım.

Malum, çevrenizde vuku bulan cenazelerde bir araya gelen insanları siz seçmiyorsunuz, sizin organizeniz değil, oraya her düşünceden insan geliyor. İşte burada yapılacak şey, hepsinin veya çoğunluğun ortak noktasını bulacaksınız ve ona göre sohbetinizi yapacaksınız.

Buna benzer davetimizin tıkandığı, kördüğüm olduğu, bir türlü aşamadığımız noktalar üzerinde kafa yormalıyız diyorum.

Çünkü her Müslüman, dininin davetçisidir ve etrafından sorumludur.