• DOLAR 34.587
  • EURO 36.378
  • ALTIN 2913.667
  • ...

Şu Yunanistan’ı diyorum; sizce hiç Türkiye tarafından denize dökülmüşe benziyor mu?

Bizim okuduğumuz tarih kitaplarında savaşların sonunda yapılan antlaşmaların şöyle bir ortak noktaları olurdu;

Savaşı kazanan devlet antlaşma sonunda savaşla geldiği fiili noktadan çok daha ötelerini alırdı, mağlup taraf bunu kabullenmek zorunda kalırdı.

Hatta savaşmadan daha başka bölgeleri almanın yanı sıra karşı tarafı bilmem ne kadar tazminat ödemeye mahkum ederdi.

Fakat şu bizim İstiklal savaşı neticesine baktığımızda mağlup ettik diye öğündüğümüz ülkelere bu anlamda bir mağlubiyet tattırmamışız.

Ne Fransızlar, ne İngilizler, ne İtalyanlar tarihte mağlup olan ülkelerin ödediği bedeli ödemişe benzemiyor.

Öyle ya, binlerce kilometre uzaktan geleceksin, birilerinin topraklarını işgal edeceksin, katliamlar yapacaksın, yağmalayacaksın, sonunda o ülke insanının direnişiyle mağlup edileceksin, sonra seyahatten döner gibi kendi ülkene döneceksin ve bu iş burada kapanacak. Yani yaptıklarının hiç birinin hesabını vermeyecekler.

Daha da acı olanı; sanki bunlar def olup giderken adeta dönüp parmak sallayarak tehdit etmişler;

“Dikkat edin haa! Şimdilik gidiyoruz, doğru durmazsanız, ”İslam’dı, Ümmetti, Hilafetti” demeye devam ederseniz yine geliriz haa! Sonra, biz nasıl istiyorsak öyle bir hayat yaşayacaksınız tamam mı!”

Baksanıza, Türkiye bu savaştan galip çıktığı halde onların yaşadığı gibi yaşamayı çekilmelerinin olmazsa olmaz şartı olarak yerine getirmeye çalışıyor.

Ya şu Yunanistan’a ne demeli? Bu işin içinde bir yanlışlık olduğu kesin. Hiç de orduları denize dökülmüş bir devlete benzemiyor.

Söylediğimiz gibi, bu şekilde mağlup edilen bir ülkenin Türkiye’den yüzlerce kilometre uzaktaki adalarına bile el konmuş ve ciddi anlamda savaş tazminatına mahkum edilmiş olması gerekirken Türkiye’nin kıyılarından çok rahatlıkla seyredilen ve yüzülerek gidilebilecek burnumuzun dibindeki adalar onlarda kalmış. Türkiye bir kaç limana hapsolmuş durumda.

İnsan bu durumda şöyle düşünmekten başka bir şey yapamıyor. Ya bunların denize dökülmeleri bir hikaye, bunlar gemilerine binip ellerini kollarını sallayarak gittiler, hem de çok uzaklara değil, hemen şu burnumuzun dibindeki adalara. Yani bunlar hiç de mağlup olmuşa benzemiyorlar.

Yahut da işin içinde bizim bilmediğimiz başka şeyler var.