Dünya Müslümanları! En büyük düşmanınız!
Bir türlü başınızdan indiremediğiniz liderleriniz. Zaten onları bizzat kendiniz geçirmediniz başınıza ve o yüzden indiremiyorsunuz da.
Tarihin çeşitli dönemlerinde ara sıra Müslümanların başına zalim ve despot liderler geçmişse de hiç bir dönem Müslüman halklar ve yöneticileri arasında bu kadar büyük bir uçurum, bu kadar büyük bir zıtlık görülmemiştir. Bunu ancak düşmanlık kelimesiyle ifade edebiliriz.
Bir de, geçmiştekilerin despotlukları kendilerinden, nefislerinden kaynaklanıyordu, emperyalistlerin taşeronları değillerdi.
Evet, Müslümanlar, bugün liderleriniz sizin en büyük düşmanlarınız olduğu gibi siz de onların en büyük düşmanısınız.
Onların tanklarının, toplarının namluları hep size çevrilidir. Belki size karşı defalarca da kullanmışlardır.
Onları başkaları sizin başınıza musallat etmiştir ki sizin emeklerinizi, alın terlerinizi ve her türlü yer altı kaynaklarınızı efendilerine aktarsınlar.
Bunun böyle olduğu defalarca ayan beyan ortaya çıktığı gibi son zamanlarda en cahil halk kesimlerinin bile anlayacağı aşikârlıkta sırıtır olmuştur.
Herkes görüyor ki, siyonist işgal rejimi karşısında bir araya gelemeyenler, Arap Birliği’nden kovdukları Suriye’nin toprak bütünlüğü üzerinden kınama bildirisi yayınlıyorlar.
Batıda, liberallerin solcuların protestoları var; ama İslam dünyasında halklar değil, diktatörler Türkiye’yi kınama yarışına girmiş durumda.
Aslında Müslüman halklar birçok konuda birlik ve beraberlik içindedirler, bakmayın uşak ruhlu liderlerine.
Diyeceksiniz ki liderler, dolayısıyla ülkeler ve devletler halklarından ayrı düşündükten sonra Müslüman halkların aynı çizgide olması ne anlam ifade eder? Çok şey ifade eder. Her şeyden önce onların saltanatlarının çok çürük olduğunu, ciddi bir rüzgârla yerle bir olabileceğini gösterir.
Daha da önemlisi, Müslümanların bir anda yekvücud olabileceklerini, bunun için en elverişli zamanda olduklarını gösterir.
Müslümanların en büyük düşmanlarının kim olduğunu tespit etmesi ve bir kenara kaydetmesi çok önemli bir gelişmedir.