Herkes yerinde kalsın, hiç kimse kıpırdamasın!
Korkmayın, kimseyi teslim almıyorum, kimseyi tehdit etmiyorum.
Fakat yine de söylüyorum; herkes yerinde kalsın, bulunduğu yeri terk etmesin, birlikte olduğu insanlardan ayrılmasın.
Muhatabım, İslam’ı daha güzel yaşama adına şu anda her hangi bir cemaate, yapıya, derneklere, vakıflara müntesip olan bütün kardeşlerdir. Onlara samimiyetle sesleniyorum; bulunduğunuz yerden asla ayrılmayın, velev ki beğenmediğiniz ve yanlış bulduğunuz yönleri olsa bile oradan bir yere kıpırdamayın.
Unutmayınız, ayrıldığınız takdirde ayrılışınızı haklı göstermek için durmadan o camianın yanlışlarını anlatmak, aleyhinde konuşmak durumunda kalacaksınız ve bu ciddi bir husumet doğuracaktır. Hatta siz böyle bir şey yapmasanız bile başkaları sizi buna zorlayacak, “niye ayrıldınız?” sorusu hiç bitmeyecek. Bu arada ayrıldığınız yapının yanlışlarını düzeltme şansını da kaybetmiş olacaksınız.
Bir yapının hastalıklarını içerden tedavi etmek, yanlışlarını içeriden düzeltmek, sivriliklerini törpülemek çok daha kolay ve en doğru yoldur.
İçeride kalarak o camianın sıcak yürekli, başkalarıyla kaynaşabilen, oturulup konuşulabilen, irtibat kurulabilen bir üyesi olarak kalmak hem o camia için hem de bütün Müslümanlar için bir rahmet değil midir?
Dikkat ediniz, bir kaç tane de olsa böyle kaynaşabilen birilerine sahip olan nice sert ve dışarıya kapalı cemaatler onlar sayesinde puan kazanmaktadır. “Evet, o cemaat çok sert ve kapalı ama orada şu şu kardeşler var, çok iyiler...” gibi tespitleri çok duymuşsunuz ve bizzat şahit olmuşsunuzdur.
Bu arada kendisini davetçi olarak gören kardeşlere de sesleniyorum; başka camiaların mensuplarını bulundukları yerden ayırma, çalıp getirme, transfer etme işine kesinlikle son vermelisiniz. Onun yerine İslam’la hiç tanışmamış, İslami hayattan uzak olan kişileri bulup onları davet etmek en doğru şeydir.
Gelin bir empati yapalım. İslam’dan uzak, kozmopolit bir hayat yaşayan birisini uzun uğraşlar neticesinde İslam’a kazandırıyorsunuz, artık sizinle beraber olan bu insanı bakmışınız bir gün birileri kolayca kapıp götürmüşler. Söyleyin, bunu kabullenebilir misiniz?
Unutmayalım, mezhepleri, meşrepleri, cemaatleri, dernekleri azaltmak, teke indirmek fıtrata aykırıdır ve asla mümkün değildir. Vahdetin bu şekilde sağlanacağını zannetmek de ütopyadır.
Onun yerine cemaatlerde başkalarıyla kaynaşabilen, Nebevi tabirle başkalarıyla ülfet edebilen, kendisiyle de ülfet edilebilen Müslümanların sayısının çoğalması vahdetin ta kendisidir.
Cemaatler bir de şuna dikkat etmelidirler; yüzü gülmeyen, kendisiyle kaynaşılmayan soğuk kişiler cemaatin vitrininden, sözcülüğünden, temsilciliğinden alınıp başka yerlerde istihdam edilmelidir. Vereceği zararları saymamıza gerek yok zannedersem.