• DOLAR 34.655
  • EURO 36.359
  • ALTIN 2929.26
  • ...

Eğer birisinden mükemmel bir Kur`an-ı Kerim dinlemişseniz, daha sonra da o kişiyle konuşma fırsatınız olmuşsa;

“Kimden okudunuz, kimden icazet aldınız, hangi üstadın dizinin dibinde yetiştiniz...?” gibi sorular sorarsınız.

Böyle birisine hiç bir zaman; nereden mezun oldunuz, hangi kıraat ve tecvit kitaplarını okuyarak bu seviyeye geldiniz, diye sormazsınız.

Edebine, hayasına, nezaketine ve diğer ahlâkî meziyetlerine hayran olduğunuz birisine de aynı soruları sorarsınız; “Kiminle berabersiniz, kimin yanında yetiştirdiniz kendinizi, kimlerden feyiz ve ders alıyorsunuz gibi sorular yöneltirsiniz veya işin hep bu yönünü merak edersiniz. Bu arada o kişinin okuduğu bir takım kitaplar da olabilir ama siz onları fazla bir merak etmezsiniz ve sormazsınız.

İslamî bütün ilim dallarında durum böyledir. Her güzelliğin arkasında mutlaka ve mutlaka birileri olduğunu bilirsiniz.

İyi bir mimarın arkasında mutlaka bir mimar olduğunu bilirsiniz. İyi bir hat sanatçısının arkasında mutlaka bir hat üstadı olduğunu herkes bilir.

Sadece İslami ilimlerde değil pozitif ilimlerde de durum böyledir. Büyük oranda okuyup kendisini yetiştirdiğini zannettiğimiz bir kalp cerrahının bile hocasının kim olduğunu, kimin talebesi olduğunu merak ederiz.

İlimlerden de önce günümüz spor ve sanat dünyasında da sadece kitaplardan okuyarak bulunduğu seviyeye gelen birisini bulmak imkansızdır. Hele uzak doğu sporlarının tamamına yakını varır bir ustaya, bir üstada dayanır.

Sözü uzatmayalım, sizler de düşünerek listeyi uzattıkça uzatabilirsiniz.

Bunları söylerken okumayı küçümsemiyorum, teorik bilgiyi küçümsemiyorum. Fakat diyorum ki; dünya var olduğu müddetçe erdemler, faziletler ve bütün güzel değerler kitaplardan ziyade insanlardan alınmaya devam edecektir.

Sözü nereye getireceğimi anlamışsınızdır; cemaatlere, tarikatlara getirmek, olaya bir de bu noktadan yaklaşmak istiyorum.

Belki diyeceksiniz ki, erdemler, faziletler ve güzel değerler birilerinden alındığı gibi bazı sapkınlıklar da bu şekilde birilerinden tevarüs edebilir. Ama unutmayalım su-i misal hiç bir zaman misal olmaz. Öyle olsa bile bunun çaresi ustaları terk etmek, üstadlardan uzaklaşmak değil, doğrusunu ve güzelini bulmaktır.

Evet, insanlara yüce değerler, erdem ve faziletler sunabilmemiz için bizim bunları mutlaka birilerinden almak zorunda olduğumuzu unutmayalım.

Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıma sevdasına kapılanlar, özellikle farkında olmadan onların oyununa gelenler ne yaptıklarının farkına varmalıdırlar.

Unutmayalım ki bugün sosyal hayatta yaşamakta olan yüksek değerler birilerinin bıraktığı miraslardır.