Yüzbinler Peygambere olan sevdasını güncelledi
Yüzbinlerce kardeşimiz geçtiğimiz Pazar gününe kadar okuduğu kitaplarla Mekke`yi bir daha yaşadı, bir daha Hira`ya çıkıverdi, bir daha hicret itti, bir daha Medine`ye vardı, bir daha “taala`al bedru Aleyna” diyerek O`nu karşıladı, Medine mescidinde kimi ensar kimi muhacir olarak kucaklaşıp bir daha kardeş oldular.
Yüzbinlerce kardeşimiz Bedir`i ve Uhud`u bir daha yaşadılar, Selman`ın tavsiyesine uyarak Medine`nin etrafında bir daha hendek kazdılar, bir daha Mute`ye gittiler Zeyd`in, Cafer`in, Abdullah bin Revaha`nın şehadetine şahitlik ettiler, Halid`le birlikte sancağı yere düşürmeden teslim alıp ayağa kaldırdılar.
Yüzbinlerce kardeşimiz bir daha Hudeybiye andlaşmasına imza koydular, ardından muhteşem orduyla Mekke`yi fethettiler ve son olarak bir daha veda haccını yaparak o sevgiliyi son olarak Veda Hutbesi`nde dinlediler.
Pazar günü yapılan Siyret Sınavı`ndan söz ediyorum. Elhamdülillah üç yüz bin kişi müracaat etti, üç yüz bin kişi sınava katılmak için defalarca O`nun hayatını okudu.
Bu bir devrim değil de nedir?
Peygamber Sevdalıları Platformu bu ismi kendisine laf olsun diye koymadığını ta ilk günden beri ispat etmeye, yani ismiyle müsemma olmaya çalışıyor.
Ümmet olarak kurtuluşun Peygamber Efendimizi (s.a.v) sevmekten, ona sevdalanmaktan geçtiğini çok iyi bilmektedir.
Bunun için çok yönlü ve hummalı bir faaliyet yürütmektedir.
Zaten Kutlu Doğum etkinliklerinin yegâne hedefi de budur.
Bununla yetinmeyerek her yıl ciddi anlamda Siyret yarışmaları düzenleyerek her yaştan yüzbinlerce insanımızı kitaplarla Asr-ı Saadet gezisine çıkarmaktadır.
Ne güzel bir yarışma, kaybedeni yok, yeter ki yarışmaya katıl ve bunun için hazırlık yap yeter vesselam.
Siyret yarışmaları kadar önemli bir çalışma da Siyret Mektepleri`dir. Her merkezde ciddi çalışmalarla sadece bu konuda dersler, sohbetler yürütülmektedir.
Gerçekten Allah`ın Rasûlüne (s.a.v) olan muhabbet güncellenmekte, sevdasının üzerine biriken küllere üflenerek yeniden tutuşturulmaktadır.
Çünkü küfür cephesi hep oradan saldırmakta, Müslümanların zayıf karnı olarak hadis, sünnet konusunu seçmektedir.
Küfür cephesinin en büyük hedefi, Peygamber Aleyhisselam`a karşı buz gibi soğuk tipler ortaya çıkartmak, neticede Hz. Muhammedsiz (s.a.v) bir kişilik ortaya koymaktır.
Durum böyle olunca bizlere düşen Sevda Cephemizi güçlendirmek, sevdalarımızı güncellemek, tazelemek ve onunla ayağa kalkmaktır.
Sevdası olmayanlar asla ayağa kalkamayacaklardır, bunu hiçbir zaman unutmayalım.
Bu muhteşem sınavı düzenleyen kardeşlerimi yürekten tebrik ediyorum.
Önümüzdeki yıllarda bu konuda daha neler yapılabilir, bu konu üzerinde her birimiz ayrı ayrı düşünerek katkılar sunmalıyız diyorum.