• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Merkez üssü Irak'ın Halepçe ilçesi olan 7,2 büyüklüğünde, geniş bir coğrafyayı etkileyen bir deprem yaşadık. Bu depremde çok sayıda can kaybı ve yaralananlar oldu. Ölenlere, Allah'tan rahmet ve yaralanan kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. Bu gibi felaketlerle karşılaştığımızda, bir anlık siyasi münakaşalardan ve mülahazalardan uzaklaşıp insanlığımızla baş başa kalma eğilimimiz doğuyor. Bu gibi felaketlerin müsbet tarafı, kör olan gözlerin hakikatleri görmeye başlamasıdır. Silkinen vicdanlar, siyasetin sisli perdesini yırtarak kardeşlik ve insanlık hakikatlerini görmeye başlıyor. Kalb gözü hakikate ve insanlığa kör olanlar dışında, herkes bu acıları görüp hissedebiliyor. Afete uğramış olan mazlum insanların inancını, mezhebini, meşrebini ve ırkını sormadan yardım elimizi uzatmaya çalışmamız, inancımızın ve ahlakımızın gereğidir. Bizi biz yapan değerler, böyle bir erdemi bizlere emrediyor. Muhatabın kim olduğunun fazla bir önemi yoktur.

Bu gibi acılar, gözlerimizi kör eden menfaatlerin her şey olmadığını bizlere gösteriyor. Kardeşlik, insanlık birlikte yaşayabilme, paylaşma kültürünün hayat düsturu haline gelmesi durumunda, hayatın ne kadar daha anlamlı olduğunu görüyoruz. Hayat bir kitaptır. Satır araları ibretlerle doludur. İşte Sünetullah'a tabi hayat kitabını okuyabilmek lazımdır. Böyle zamanlarda fikirden kalbe nasıl bir yol açılıyorsa, kalpten de fikre bir yol açılması lazımdır. Hakikate en fazla yaklaştığımız anda keşfetmiş olduğumuz düsturları, hayat felsefesi haline getirmek ve kalıcı bir sisteme dönüştürmek durumundayız. Siyasetimiz ve hayata dair tasarruflarımız bu çerçevede olmalıdır. Halkı Müslüman olan ülkeler, böyle zamanlarda nasıl ki birbirlerine yardım eli uzatıyorlarsa, diğer zamanlarda da bu hassasiyeti gösterebilmelidirler. Hak ve hukuk noktasında aynı duyarlılığı göstermelidirler. İşte bu felsefe ile yapılacak siyaset, sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlık için bir kurtuluş reçetesidir. Siyasi aktörler, bölgesel konularda aynı hassasiyeti samimiyetle göstermelidirler. Siyasi mülahazalarla kimsenin zayıflıkları siyasi rant fırsatı olarak görülmemelidir. Düşenin elinden tutmalıyız. Ayağa kalkıncaya kadar da hak ve hukukunu korumak lazımdır.

İşte bu düstur ve şuurla kardeşlerimize yardım eli uzatalım. Fertler ve kurumlar, zor durumda olan kardeşlerimizin acılarını hafifletmek için imkânlarını seferber etmelidirler. Elimizdeki imkânları kardeşlerimiz ile paylaşalım. Elimizde emanet olan varlıklarımızı böyle zamanlarda seferber etmeliyiz. Şimdiden harekete geçen sivil toplum kuruluşlarına gereken desteği vermeliyiz.

Acıların kaynaklık ettiği gözyaşlarının toplandığı havzanın, şuura dönüşmesi temennisiyle... Arzı sarsan depremin, akıl ve vicdanları da sarsan ve onları Rahman'ın arşına yönelten bir vesile olması dileğiyle...